Türkiye’nin uzun yıllar devam eden göç hareketleri 2018 yılında tersine döndü. Ortaya çıkan tersine göçün ne kadar süreceğini ve kalıcı olup olmayacağını gelecek yıllarda göreceğiz. Kalıcı ve istikrarlı bir göç ya da çekim merkezi olmak, ancak iş ve aşla mümkün.
Türkiye’nin uzun yıllar devam eden göç hareketleri 2018 yılında tersine döndü. Dün bu konuyu inceledik. En çok göç veren ve göç alan 10 ili çıkarttık. Göç veren illerin her biri 1 milyon nüfusu aşmış geleneksel çekim merkezleri. 2018’de verdikleri toplam net göç 355 bin kişi. En fazla göçü alan 10 ilin 6’sı ise küçük ve geçmişte göç veren iller. Bunlar Çankırı, Ordu, Sivas, Rize, Giresun, Trabzon. Hatta ilk 10’a girmeyen ama yaklaşan küçük iller de var. Artvin, Tunceli, Gümüşhane, Sinop, Kastamonu, Isparta, Niğde, Bayburt, Kırıkkale, Kırşehir, Bartın, Kilis ve hatta Hakkari’ye 2018’de net bazda dikkat çeken göçler oldu.
VAZGEÇİLEMEYEN DÖRTLÜ
-Bir de en çok göç edilen ilk 10 il arasında geçmiş yıllarda yer alan ve geçen yıl da olmaya devam eden iller var. Bunlar emekliler ve varlıklılar kenti olarak dikkat çeken Muğla, Antalya, Balıkesir ve İzmir. Vazgeçilemeyen dörtlü olarak varlıklarını sürdürüyor.
-Bu illerin göç almaya istikrarlı şekilde devam etmeleri ekonomik yapılarıyla da ilgili. İzmir, Balıkesir ve Antalya turizm, tarım ve aynı zamanda ticaret şehirleri. Belli ölçüde sanayi sektörleri gelişmiş.
-Bodrum, Marmaris, Datça, Fethiye gibi pek çok turistik merkezin yer aldığı Muğla tipik bir turistik, emeklilik ve hizmet şehri. Kur şokunun en olumlu etkilediği sektör turizm ve önü de açık.
SÜRÜKLEYİCİ DÖRT SEKTÖR
-Şu anda otomotiv, tekstil-konfeksiyon, inşaat ile ekonominin sürükleyici dört büyüğünden biri. Hatta gelecekte rekabet üstünlüğümüzden dolayı ekonominin en güçlü ve en büyük sektörü olmaya adaydır.
-Bir taraftan doğal avantajlarımız ve rekabet üstünlüğümüz var, diğer yandan yerli girdi kullanımının yüksekliğinden dolayı net bazda en yüksek dövizi kazanacağımız sektördür. İthalatla üretim yapan bir ekonominin çarklarını uzun vadede başka türlü çevirmesi mümkün olmayabilir.
EN GELİŞMİŞ TURİSTİK BÖLGE EGE-AKDENİZ
-Antalya’nın her dönem net bazda göç alması ve bunu İstanbul’dan daha istikrarlı şekilde sürdürmesini turizm yanında tarım sektöründeki güçlü konumuna veriyor. Yani Antalya ekonomide tek bacakla değil çift bacakla yola devam ediyor.
-Aynı şekilde Batı Akdeniz ve Ege kıyılarında Çanakkale’nin de kalkışa geçtiğini rakamlardan izliyorum. Köprü ve çevre yollarının tetiklemesi yanında tarımsal varlığı da bunda etkili. Balıkesir’in daha alacak çok yolu var gibi.
-Turistik kentler arasına Akdeniz ve Ege’den Aydın ile Mersin’in de güçlü bir şekilde katılmasını beklerim. Bu potansiyel var. Dolayısıyla Akdeniz ve Ege kıyıları, kesintisiz biçimde Türkiye’nin en aktif turistik bölgeleri olmaya, ülke turizmini geliştirmeye devam edebilirler.
GELİŞMİŞ MARMARA KÜMELENMESİ
- İstanbul ve etrafındaki Marmara şehirleri sanayi ve ticaret yönüyle en gelişmiş bölge. Göç almaya İstanbul’un etrafındaki şehirler olarak devam ediyor. Kocaeli ve Bursa İstanbul’un devamı gibi. Son yılların en hızlı çekim merkezi ise İstanbul’a ikinci yakın şehir Tekirdağ ve Yalova. Türkiye’nin iki katı düzeyinde nüfusunu artırmaya devam ediyorlar. İstanbul’a yakınlıkları aynı zamanda sanayi tesislerinin kurulmasına yol açarken iki şehirde de tarım sektörü güçlü.
İÇ ANADOLU’DA ANKARA KÜMELENMESİ
-Ankara başkent olmasının yanında, hizmetler, savunma sanayi ve tarımla öne çıkıyor. Ankara’nın rüzgârından ise en çok Çankırı’nın etkilendiği görülüyor. Çankırı geçen yıl en fazla net göç alan ildi ama ondan önceki iki yılda da hızlı göç almış. Ankara’dan kaçanların sığındığı yer dışında Çankırı kalkan tren ve bazı girişimlerin kaydığı şehir olabilir.
-Yine benzer nedenlerle Kırşehir de son üç yıldır Türkiye ortalamasının iki katı düzeyinde nüfus artışı gerçekleştiriyor.
-Eskişehir ise zaten göç alan ve almaya devam eden bir il. Hem sanayi, hem tarım, hem eğitim hem de turizm şehri olarak Eskişehir, Ankara ve Bolu ile iç Anadolu’da çekim merkezi üçgenini oluşturuyor.
ANKARA - İSTANBUL ÇEKİM KORİDORU
-Tabloda son üç yılda Türkiye ortalamasının belirgin şekilde üzerinde nüfus artışına sahip illeri mavi renkli gösterildi. Burada İstanbul-Ankara hattına dikkat çekmek isterim. İstanbul’dan başlayıp Kocaeli, Yalova ve Bursa’ya doğru giden bir sanayi hattı ve buna bağlı nüfus çekim merkezi var. İstanbul’dan başlayan ikinci hat ise Sakarya’ya taşmış, Düzce ve Bolu üzerinden Ankara’ya kadar devam ediyor.
-Verilen teşviklerin de etkisiyle Düzce bir çekim merkezi oldu. Bolu bazı sanayi yatırımlarının yanında turizm yatırımları ile canlandı. Böylece Ankara’dan başlayıp kesintisiz şekilde İstanbul’a hatta oradan Tekirdağ’a kadar uzanan bir çekim merkezi koridoru oluştu.
GÜNEYDOĞU ÇEKİM MERKEZİ KORİDORU
-Bir çekim merkezi koridoru da Güneydoğu’da oluşuyor. Tabloda görülebileceği gibi Hatay’dan başlayıp Gaziantep, Şanlıurfa ile süren, Kahramanmaraş’ın ve kısmen Adıyaman’ın da dahil edilebileceği bir çekim bölgesinden söz edebiliriz. Bu illerin tarım üretimleri güçlü, turizm potansiyelleri yüksek ve sanayi üretimleri var.
-Suriye’de işler durulduğunda ve normalleşme başladığında ticaretin de canlanması beklenir. Burası da bence önemli bir çekim bölgesi. Bugün Antep ve Urfa’dan göç ediliyor olabilir ama geçmiş yıllarda istikrarlı bir şekilde göç alıyorlardı. Gelecek yıllarda da yeniden bu özelliklerini kazanabilirler.
TEK BAŞINA KALANLAR: KAYSERİ, KONYA.
-Türkiye’nin potansiyeli yüksek, çekim merkezi olan ve olmaya aday illerini yazmaya çalışırken Kayseri, Konya, Malatya ve Samsun’u pas geçmek olmaz. Türkiye ortalamasının belirgin üzerinde göç alamadıklarından dolayı tabloda son üç ile yer veremedik.
-Ancak Kayseri son yıl hariç zaten bir çekim merkezi ve sanayileşmiş bir il. Konya da sanayide, tarımda ve turizmde güçlü. Malatya ve Samsun birbirinin benzeri ve tarımı ile sanayi sektörleriyle öne çıkıyorlar.
İŞ VE AŞ OLMADAN ASLA
-Son olarak ortaya çıkan tersine göçün ne kadar süreceğini ve kalıcı olup olmayacağını gelecek yıllarda göreceğiz. Kalıcı ve istikrarlı bir göç ya da çekim merkezi olmak, ancak iş ve aşla mümkün.
-Turizmde öne çıkan şehirlerin ve bölgelerin çekim merkezi olması ve göç almasını bu nedenle anlamlı ve doğru buluyorum. İnşaat ve konut sektörünün, gayrimenkul faaliyetlerinin öncelikle turistik bölgelerde canlanabileceğini tahmin ediyorum.
-Göç nereye ise iş ve aş nerede ise gayrimenkul faaliyetlerinde artışın da, gayrimenkul değerlerinde yükselişin de orada olması normaldir.
Kaynak.Habertürk