Yaltaklanarak yaşayanlar, toplum, millet ve devlet uğruna asla bir riski göze almazlar. Bu insanlar, en boş ve en akılsız, araştırma ve sorgulama yapmadan başkalarının kötü dediklerine kötü, iyi dediklerine iyi diyerek ve sorumluluk almadan yaşarlar.
Yaltaklık yapanların dünyalarında adam gibi, erdemli, ilkeli, onurlu yaşamak, başkalarının onur ve haysiyetine saygılı davranmak yoktur. İlkesizlik hayatlarının kuralıdır. Küçük menfaatleri için bütün dünyayı ateşe vermekten kaçınmazlar.
Yaltaklar, tutarsız, kimliksiz ve kişiliksizdirler. Sabun gibi elden kayıp gider, rüzgâr gülü gibi hızla yön değiştirirler. Kendilerine çıkar sağlayanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yararlanmak istedikleri kimselere, yağ çekerler, lekeli bir hayat yaşarlar.
Ruhlarını satan yaltaklar, yaltaklandıkları üzerinden itibar, para, makam ve menfaat temin edip yükselmeyi amaçladıkları için karakterleri bozuktur. Bunlar, güç sahiplerinin taleplerine asla “hayır” diyemedikleri gibi sürekli kendilerini küçülterek beğendirmeye çalışırlar,
Kendi varlıklarını başkalarının varlıklarına bağlayarak yaşarlar. Adam olmaya özenmezler, çıkarları için başkalarına yaranmaya, hoş görünmeye, onların istedikleri gibi yaşamaya çalışırlar. Elde etmek istedikleri şeyler için kula kul olmaktan utanmazlar.
İnsanlık nedir bilmezler, iyilikten anlamazlar. Vefalı duruşları ve karakterleri olmayan kimselerdir. İltifatlarını da övgülerini de yağcılıklarını da kendilerini yüceltecek kişilere yaparlar. Kişilikleri, iş ahlakları ve mesleki yeterlilikleri yoktur.
Çıkarları için ahlak değerlerini ayaklarının altına almaktan çekinmezler, Toplumsal değer yargılarını, inançlarını, aldıkları eğitimi ve öğretimi menfaatleri için bir kenara koyarlar. Güçlülerin sırtından geçinmeyi severler. İtibarsız olarak yaşamaktan ar etmezler.
Yaltaklanmanın getirisini dürüst olarak çalışmanın getirisinden daha fazla görürler. Para ve makam için yaltaklık yaptıkları kişileri överler. Ömürlerini hep başkalarının başarısı için onlara hizmet ederek, kendi karakterinden ödün vererek geçirirler.
Güçlülere yaltaklanarak, güçsüzlere tekme atarak yaşayanlar, ruhlarını ve kişiliklerini ayaklar altına sererek yaşarlar. İlkesiz ve kuralsız olarak, utanma duygusunu bir kenara bırakarak, her nabza göre şerbet verirler. Kendilerinden güçlü olanların bir dediklerini ikiletmezler.
Yaltaklar, bilgi, yetenek ve topluma yaptıkları katkılarla yükselmek yerine ilişkileri ile yükselmeyi yeğleyen kişilerdir. Akılları, becerileri ve kişilikleri üstünde yükselmeyi bilmeyen bu kişiler, yükselmek için hep başkalarını kullanırlar.
T.C Bilal Gürer