Yalan; dünyalık bir bedel uğruna yaptığınız kötülüklerin, ahlaksızlıkların, vicdansızlıkların ve bütün kötülüklerin anasıdır. Güven ve itibarı sarsan çirkin bir huydur. Karşı tarafın duygularını suiistimal etmedir. Amaç ve isteklerine ulaşmak için her şeyi ama her şeyi yapabilen ikiyüzlülerin ve kendi çıkarları için başkalarının elini eteğini öpen kimselerin en büyük sermayeleridir.
Yalan, insanların ruhunu çürüten, yalnızlığa iten, dostlarından koparan, uzaklaştıran, ateşten bir gömlek gibidir. Kendilerini kurtarmak için başkalarını ateşe attıran ve insanların birbirleriyle arasını açan tehlikeli bir yoldur. İnsanların kendi içlerinde çatışmalar
yaşamalarına, gergin olmalarına sebep olmaktadır ve ilişkilerini öldürmektedir.
Konuşma yeteneği olan tek varlık insandır ve insanlar sosyal ilişkilerinde birbirine üstünlük sağlamak için sık sık yalana başvurabilirler. Kendilerine güvenenlere yalanlar söyleyerek
ihanet etme yerine dosdoğru konuşabilirler ama söyledikleri yalanlarla, insanlara ihanet edebilmekte, içinden çıkamayacakları durumlara düşmelerine sebep olabilmektedirler.
Yalan, yere baktıran, omuzları çökerten, hakkın, adaletin, iyiliğin, doğruluğun üzerini örten, bir ihanet suçudur. Yalan aile ilişkilerinin de düzenini bozar. Yalan üretimi ve tüketimi olumsuz yönde etkileyen fakirliğin sebeplerindendir. Her yalan bu dünyada ayrı bir çiledir.
Yalan söylemek en büyük acizliktir, en büyük rezilliktir. İnsanlar, kendilerini kötülüklere götüren, çetin ve sıkıntılı günler yaşamalarının sebebi olarak “yalan” söylemeyi görürler. Bir
yalanın diğer bir yalanı doğurduğunu ve doğru dürüst bir hayat yaşamanın engeli olduğunu bilirler ama yine de yaparlar.
Ne yapılırsa yapılsın saklanamayan yalan, doğru olanın veya doğru bilinenin tersini söylemektir. Doğruluk tam bir güven duymanın, yalan da insanların aralarının açılmasının, kavgaların sermayesidir ki insanları içinden çıkamayacakları durumlara sokabilir.
İnsanların cezalandırılma risklerini artıran, karşılıklı güven hislerini bozan, düşmanlık tohumlarını eken yalan söylemeleri günümüzde hepimizin hayatının bir parçası olmuştur. Neredeyse yalan olmadan hayatımızı sürdüremiyoruz. Yalan söyleyen insanlar ayıplarının
er veya geç ortaya çıkacağını, kendilerini güvenilemeyen, saygı duyulmayan ve sevilmeyen insanlar durumuna düşeceklerini bilmeliler.
İnsanlar, üstünlük sağlama hırslarına ulaşmak için her türlü yolu kendilerine hak görürler. Doğru olmayan yollarla maddi ve manevi menfaat temin etmenin hayallerini kurarlar. Güçlü olanlar, haksız da olsalar, haklı olan zayıfları alt ettiklerine inanırlar. Ezilen olmak yerine yalan söyleyerek ezen olmayı tercih ederler.
Belli amaçlar için söylenen yalanların zararı da büyük olur. Yalan başkalarının takdirini kazanmak için sahte davranışlar yaptırır. Ürettiği ve sattığı ürünlere olmadık özellikler yazdırır, kazanmak için her yola başvururlar. Huzur ve emniyetin bozulmasına sebep olurlar.
Keşke söylenen yalanlar söyleyenleri zor durumlardan kurtarabilse. Başkalarının duygularını incitmekten korusa ve karşılıklı güven duygusunu geliştirse, insanları belalardan uzak tutsa, hatta korusa, başkalarına zarar vermese. İftiraya varan boyutlarda yalan söylenmesi çok daha tehlikelidir. Yalanın panzehiri, söylediklerimizle yaptıklarımızın aynı olmasıdır…
T.C Bilal Gürer