TÜRK OTOMOTİV SANAYİNİN KARBON SINAVI
AB’nin 2026’da devreye alacağı sınırda karbon vergisi, Türkiye ihracatının lokomotifi otomotiv sektörü için tehlike çanlarını çalmaya başladı. Eğer iki yıl içerisinde otomotiv sanayi şirketleri emisyonu azaltacak adımlar atamaz ve karbon ayak izi hesaplamalarını yapamazsa rekabetçiliğini kaybetme hatta üretimi farklı ülkelere kaptırma riskiyle karşı karşıya kalabilir. Şartlar karşılandığı takdirde ise yıllardır gelmeyen otomotiv yatırımlarının önü açılabilir. Ancak mevcut durum ‘alarm’ veriyor.
Avrupa Birliği’nin 1 Ekim 2023’te deneme sürecini başlatacağı ve 2026 yılında tamamen devreye alacağı Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM), Türkiye ihracatının lokomotifi otomotiv sektörü için tehlike çanlarını çalmaya başladı. Ürettiğinin yüzde 80’ini AB ülkelerine ihraç eden Türk otomotiv sanayi, eğer iki yıl içerisinde karbon emisyonunu azaltacak adımlar atmaz ve karbon ayak izi hesaplamalarını doğru şekilde yapamazsa rekabetçiliğini kaybedebilir. Tersine süreci iyi şekilde yönetip “yeşil üretim merkezi” haline gelirse 26 yıldır gelmeyen otomotiv yatırımlarının önü hızla açılabilir. Ancak, otomotiv sanayinin mevcut durumu alarm veriyor.
‘TÜM BİRİKİM BİR ANDA KAYBOLUR’
Dünyanın en büyük otomotiv tedarik şirketlerinden Yazaki’nin Küresel Maliyet Mühendisliği Yöneticisi Mehmet Ali Öztopçu’ya göre, SKDM’nin başlamasına iki sene kala Türkiye otomotiv sanayinin sadece yüzde 20’si karbon ayak izini hesaplayabilirken, azaltmaya yönelik adımlar atan şirketlerin oranı yüzde 20’nin bile altında. SKDM’nin Türkiye otomotiv sanayi açısından büyük fırsatları ve ciddi riskleri bir arada sunduğunu belirten Öztopçu’nun, “Türkiye şu anda ucuz üreten ülkeler arasında olduğundan cazip gözüküyor. Ancak karbon emisyon hesaplamalarını doğru yapmazsak ve azaltmalara uymazsak rekabetçiliğimizi kaybedebiliriz. Bu da üretim ve istihdam kaybına neden olur. Hatta otomotiv sanayinin başka ülkelere kayma ve bu alandaki tüm bilgi birikimimizin kaybolma riski bile var” sözleri ise durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor.
‘YEŞİL OLURSAK YATIRIM ÇEKERİZ’
Tüm bunlara rağmen Türkiye’nin SKDM ile önemli yatırım fırsatlarını çekebileceğini de belirten Öztopçu, sözlerine şöyle devam ediyor: “Türkiye’nin AB içerisinde ‘yeşil üretim merkezi’ olma potansiyeli var. Güneş ve rüzgâr gibi kaynaklardan yeşil enerji üreterek bu alanda çok iyi bir alternatif olabiliriz. Buradaki tedarikçilerden sürekli katma değerli üretimle ilgili sorular alıyorum. Bunu yapmanın bir yolu da Türkiye’yi yeşil üretim merkezi yapmak. Bu ekonomik anlamda çok ciddi katkılar sağlar. Bir kere kesinlikle yeni otomotiv yatırımları çekebiliriz. Ne kadar yeşil olursak Asya’daki otomotiv markaları da Türkiye’de üretimi o kadar tercih eder. Avrupa’dan da yeni yatırımlar gelir. SKDM’ye uygun politikalarla otomotivde rekabetçiliğimiz korur ve arttırrız.”
‘TESLA ZARARINI KARBON SERTİFİKASIYLA KAPATTI’
- DÖRT yıldır Yazaki’de Küresel Maliyet Mühendisliği Yöneticisi olarak görev yapan Mehmet Ali Öztopçu, Almanya’da yaşıyor ve orada çalışıyor. Geçtiğimiz hafta ise Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) üyelerine “Karbon ayak izi nasıl hesaplanır?/SKDM” konulu bir sunum yapmak için Türkiye’ye geldi. Türkiye’ye gelmeden önce haberleştiğimiz Öztopçu’nun TAYSAD’daki sunumuna ilgi büyüktü. Otomotiv sektörü çevreleri sınırda karbon vergisinin neleri getirip neleri götürebileceğini yakından izliyordu. Sunum sonrası sorularımızı yanıtlayan Öztopçu, SKDM kapsamında şirketlerin alabileceği karbon kredileriyle ilgili de önemli bilgiler verdi. Emisyonlarını azaltan şirketlerin karbon kredileriyle önemli kazançlar elde edebileceğini belirten Öztopçu, “Tesla 2018 yılında 700 milyon dolar zarar etti. Ancak elindeki karbon sertifikalarını kullanarak 1.5 milyar dolar kâra geçti. Şu anda sertifikaların fiyatları 30 Euro (1t/co2) civarında başlıyor ancak 2026’da serbest piyasaya geçildiğinde bu sertifikaların 300-400 Euro’lara kadar çıkması bekleniyor” diye konuştu.
SINIRDA KARBON VERGİSİ SİSTEMİ NASIL ÇALIŞACAK
- SKDM’nin devreye alınmasıyla 2026 yılından itibaren hem AB’de üretim yapan üreticiler hem de AB’ye ihracat yapan şirketler karbon emisyonlarını hesaplayarak raporlarını bildirmek zorunda kalacak. Bu raporlar doğrultusunda belirtilen karbon emisyonu karşılığında AB’ye vergi ödenecek. Düzenlemenin amacı AB Yeşil Mutabakatı kapsamında hedeflenen 2050’ye kadar net sıfır emisyona ulaşmak.
ADIM ATILMAZSA VERGİLER AB’YE KAPTIRILABİLİR
- TÜRKİYE’nin kendi sertifikasını üretmesiyle karbon vergilerinin AB’ye verilmesinin önüne geçebileceğini de belirten Öztopçu, “SKDM’de şöyle bir uygulama var; kendi ülkenizde karbon vergisi ödemiyorsanız veya daha az ödüyorsanız aradaki farkı AB’ye ihracat yaptığınız zaman ödüyorsunuz. Yani AB’de emisyon sertifikası 35 Euro’ysa siz kendi ülkenizde 30 Euro ödüyorsanız aradaki 5’i ödüyorsunuz. Bu sertifikalardan elde edilen paraların karbon azaltılmasında kullanılması halinde sertifa üretmeye hak kazanılıyor. Türkiye bu sertifikaları üretmemekle aslında 2026’dan sonra bu vergileri AB’ye kaptırmış olacak” bilgisini verdi.