SU ÇİÇEĞİ KİMLER İÇİN TEHLİKELİ
Su çiçeği, aşı öncesi dönemde çocukların en sık geçirdiği ateşli, döküntülü viral enfeksiyonlar arasında yer alırken günümüzde aşılanmamış ya da eksik doz aşılanmış çocuklar ya da erişkinler arasında görülüyor. Ateş, halsizlik, baş ağrısıyla başlar. Önce pembe renkli döküntüler ortaya çıkar, ardından bunların içi su toplamaya başlar, en sonunda da kabuk tutar.
EN ÇOK İLKBAHAR VE KIŞ AYLARINDA GÖRÜLÜR
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şirin Seçkin, "Su çiçeği en çok kapalı ortamlarda vakit geçirilen ilkbahar ve kış aylarında gözlenir. Çocukların çoğu 10 yaşından önce (en sık 6-10 yaşlar arasında) su çiçeği geçirir. Hastalık aşı olma dozuna göre, örneğin 2 aşı olunmuşsa genelde hafif hatta döküntüler bir-iki sinek ısırığıyla karıştırılacak kadar hafif seyreder" dedi.
SU ÇİÇEĞİ KİMLERDE AĞIR SEYREDİYOR?
Su çiçeğinin bazı gruplarda ağır seyrettiğini vurgulayan Dr. Seçkin, sözlerine şöyle devam etti: "Bir yaştan küçük bebeklerde, hamilelerde ve aşılanmamış erişkinlerde ağır seyreder. En ağır ilk haftada hastalanan bebeklerde ve bağışıklık sistemi iyi çalışmayanlarda seyreder. Erişkinlerde genelde çok yüksek ateş, lenf bezlerinde şişme, baş ağrısı, mide bulantısı, eklem ağrısı ve fazla sayıda döküntü yapar. Yüzde 20 oranında da zatürre yapabilir."
SU ÇİÇEĞİNİN YOL AÇTIĞI TEHLİKELER
Sağlıklı kişilerin hastalığı genellikle hafif atlattığına dikkat çeken Dr. Seçkin, şunları söyledi: "Su çiçeğinin en çok yol açtığı sorun deri enfeksiyonu gelişmesidir. Nadiren pnömoni ve beyin iltihabı gelişebilir.
Su çiçeğini ağır atlatmaya eğilimi olan kişiler ise şöyle:
Bağışıklık sistemi iyi çalışmayanlar
1 yaşından küçük bebekler
14 yaşından büyükler
Annesi doğuma yakın su çiçeği geçiren yeni doğmuş bebekler
Annesi hiç su çiçeği geçirmemiş vaktinden erken doğmuş bebekler
Egzama veya herhangi bir cilt sorunu olanlar
Aspirin tedavisi altında olan çocuklar
Su çiçeği erişkinlerde çocuklara oranla daha uzun süre ve ağır seyreder, genelde zatürre (pnömoni) gelişir. Erişkinlerin su çiçeğinden hastaneye yatırılma oranı çocuklarınkinden 10 kat, ölüm oranı ise 20 kat daha fazladır. Su çiçeği geçiren hamile kadınların bebeklerinde çeşitli problemler gelişebilir."
ANNE ADAYLARI HAMİLE KALMADAN 3 AY ÖNCE BU AŞILARI YAPTIRMALI
Gebeliğin ilk yarısında su çiçeği geçiren annelerin yüzde 1'inde bebek de su çiçeği geçirip bazı belirtilerle dünyaya gelebilir. Dr. Seçkin, "Çocukluk çağında aşıları tamamlanmamış anne adaylarının hamile kalmadan üç ay önce kızamıkçık, kızamık ve su çiçeği aşılarını tamamlaması önerilir.
Daha önce su çiçeği geçirmemiş, aşısını olmamış hamile anne, doğuma 5 gün kala ya da doğumdan 2 gün sonra su çiçeği geçirirse yenidoğan bebeğine süt verse de antikorla koruyamamış oluyor. Yüzde 20 ölümle sonuçlanan bu tabloda bebeği koruma amaçlı özel su çiçeği immunoglobulin verilir" diye konuştu.
"BEYİN HASARINA VE ÖLÜME YOL AÇABİLİR"
Dr. Seçkin sözlerini şöyle sürdürdü: "Döküntü önce saçlı deri ve gövdeden başlayarak 3 - 4 gün içerisinde kollara ve bacaklara yayılır. Hastalık esnasında, ortalama 250 - 500 adet, içi su dolu kabarcık gelişir, bunlar 2 - 4 gün sonra kabuk tutar. Döküntüden 1 - 2 gün önce bazı çocuklarda çok yüksek ateş olabilir. Ayrıca iştah azalması, baş ağrısı, huzursuzluk, halsizlik gözlenebilir. Ağır deri enfeksiyonlarına, deride iz kalmasına, zatürreye, beyin hasarına ve ölüme yol açabilir."
HASTANIN YANINDAN GEÇERKEN BİLE SU ÇİÇEĞİ KAPILABİLİR
Su çiçeğinin bulaşma yollarına değinen Dr. Seçkin, "Hastayla direkt temas, hastayla aynı odada bulunmanın yanı sıra hastanın yanından geçerken de kişiler hastalığı kapabilir az sayıda virüs olacağı için döküntü de az olur, hastanın deri döküntüsüyle temas sonucu da olmaktadır.
Hasta, döküntüden 1 - 2 gün önce ve 6 gün sonraki dönemde su çiçeğini başkalarına bulaştırabilir. Bu dönemde çocukların okula ve yuvaya gönderilmemesi gereklidir. Daha önce su çiçeği geçirmemiş kişiler su çiçeğiyle karşılaşırlarsa yüzde 80 - 90 olasılıkla hastalanırlar ancak döküntü en erken 10 - 21 gün sonra gelişir. Su çiçeği genellikle hayat boyu bağışıklık bırakır yani daha önce su çiçeği geçirenler çok nadiren tekrar hastalanır. Aynı ev halkına bulaşma oranı aşısızlarda yüzde 90’dır" dedi.
SU ÇİÇEĞİ TEDAVİSİ
Su çiçeğinin deri döküntüsünün çok kaşıntılı olduğunu söyleyen Dr. Seçkin, "Eğer çocuğunuz, içi su dolu kabarcıkları ve kabukları tam iyileşmeden koparırsa deri mikrop kapabilir veya iz bırakan yaralar oluşabilir. Çocuğunuzun tırnaklarını kısa tutunuz ve kaşınmasına, kabukları koparmasına izin vermeyin. Kaşıntıyı gidermek için deri döküntülerine düzenli olarak önerilen losyon sürülmelidir, sıcak su yerine ılık suyla banyo yaptırılmalıdır. Ateş ve huzursuzluğu gidermek için parasetamol türevleri kullanın. Çocuğunuzun ateşi 4 günden daha fazla devam ederse veya 39.5 dereceyi geçerse doktorunuza başvurun. Ayrıca, deri döküntülerinin ağrılı, kırmızı ve sıcak oluşu enfeksiyon habercisidir, bu durumu doktorunuza gösterin" dedi.
Seçkin, kanser, böbrek, kalp hastalığı veya egzaması olanların ağır su çiçeği geçirme riski olan hastalar olduğundan, bu kişilerde antivirütik ilaç da kullanıldığını ifade etti.
SU ÇİÇEĞİ GEÇİRENLERİN YÜZDE 50'Sİ ZONA GEÇİRİYOR
"Su çiçeği geçirenlerde virüs bazı sinir köklerine yerleşerek hayat boyu kalır" diyen Seçkin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Daha sonra sinir uçlarındaki virüsün tekrar aktivite kazanması sonucu zona gelişir. Su çiçeği geçirenlerin yüzde 50’ si zona geçirir. Zona geçirmeden 3 - 4 gün önce deri döküntüsünün olacağı bölgede ağrı, kaşınma hissi gelişip su çiçeği döküntüsünün aynısı oluşur. 2 - 3 hafta içersinde kaybolur. Zonanın özelliği vücudun tek bir yarısında olmasıdır. Zona geçirenlerin bir kısmında kalıcı nöropati gelişebilmektedir, diğer bir kısmında da çıkan bölgedeki organda örneğin zatürre, böbrek iltihabı, yüz felci, duyma kaybı, ensefalit vb. yapabilir. Bazen tutulan sinire göre felç gelişebilir, mesane tutulmasında çiş yapamama gelişebilir, yüzde 50'si iyileşir."
Zona geçiren kişiye hem ağızdan hem de lokal antivirüs tedavi uygulandığını belirten Seçkin, "Hamileyken zona geçirenlere anne karnındaki bebeğin etkilenmemesi için immunoglobulin uygulanır. Kaşınma için kortizonlu krem kullanılmaz. Aspirin verilmez" dedi.
SU ÇİÇEĞİ AŞISININ KORUYUCULUĞU YÜZDE 90-95
Su çiçeğinden korunmada su çiçeği aşılarının önemli olduğunu söyleyen Seçkin, "Su çiçeği hafif seyreden bir hastalık olmasına rağmen, aşıyla hastalığın önlenmesi tıbbi ve mali sorunları azaltır. Su çiçeği bazen çok ağır sorunlar yaratarak pahalı tedaviler gerektirebilir. Hastalanan çocuklarıyla ilgilenebilmek için anne ve babalar işlerinden izin almak zorunda kalabilirler. İstatistikler, su çiçeği ile hastalanan bir çocuğun ortalama 9 gün, ebeveyninin ise 2 iş günü işinden uzak kaldığını göstermiştir. Su çiçeği aşısının koruyuculuğu yüzde 90 - 95 arasındadır. Ancak aşılanan çocuklar su çiçeği geçirirlerse hastalık hafif seyreder. Genelde daha az deri döküntüsü gelişir (15 - 32 tane), ateş daha düşüktür ve daha çabuk iyileşirler. Deri döküntüleri de sinek ısırığından ayırt edilemiyecek kadar küçük olabilir" dedi.