PIHTI ÖNLEYİCİ İLAÇLAR KULLANIRKEN BUNLARA DİKKAT EDİN
Uzun yıllardır geçirilmiş pıhtı ile ilişkili felç vb. sağlık sorunu olan ya da kalpte protez kapak, kalp içi pıhtı ya da ritim bozukluğu nedeniyle risk altında bulunan hastalara, ağız yoluyla alınan pıhtı önleyici ilaçlar veriliyor. Bu ilaçların kanı ne kadar sulandırdıklarının PT-INR gibi laboratuar kan tetkikleri ile her hastada en az 2-3 haftada bir takip edilme zorunluluğu bulunuyor. İlaçların dozu her hasta için farklı olmakla kalmıyor, aynı hastanın ilaç ihtiyacı zaman içinde bile ciddi değişimler gösterebiliyor. Hastaların beslenmeleri, aldıkları diğer ilaçlar, geçirdikleri farklı hastalıklar bu grup ilaçların etkinliğini değiştirebildiği için bu hastaların takibi hem hasta hem de sağlık çalışanları açısından zor ve külfetli oluyor.
YENİ NESİL PIHTI ÖNLEYİCİLER
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, “Son yıllarda klinik olarak kullanıma giren ve kan sulandırma seviyelerini kan testleri ile rutin takip gerektirmeyen yeni pıhtı önleyici ilaçlar (Anti-koagülan) hastalara önceden belirlenmiş sabit günlük dozlarda uygulanabiliyor. Çeşidine göre günde bir ya da iki kere kullanılan bu ilaçların vücuttan atılımları böbrek yolu ile olduğu için hastaların tedavi başlangıcında ve takipte belli aralıklarla kandan böbrek fonksiyonlarını gösteren biyokimya tetkiklerini yaptırmaları gerekiyor” diyor.
HER HASTANIN KULLANIMINA UYGUN DEĞİL
Bu yeni pıhtı önleyici ilaçlar, protez metal kapağı olan ya da ciddi romatizma mitral kapak darlığı bulunan hastalarda kullanılamıyor. Buna karşın ciddi böbrek yetersizliği olmayan, ritim bozukluğu bulunan ya da akciğer atar damarı veya bacak toplardamarlarına pıhtı atması türü sorun geçirmiş hastalar tarafından kullanılabiliyor. Diğer grup ilaç kullanan hastalar, uygun görülmesi halinde hekimleri tarafından bu yeni nesil ilaçlara geçiş için yönlendirilebiliyorlar. Bu ilaçların kanama yan etkilerinin diğer grup ilaçlardan biraz daha az olduğu belirtiliyor. Özellikle pıhtı önleyici gerektirir tarzda ritim bozukluğu olan hastalarda damar tıkanmasına ikincil felç riskinin, bu yeni ilaçların bazılarında diğer grup ilaçlara göre yine biraz daha az olduğuna dikkat çekiliyor. Bu nedenle daha pahalı olan bu yeni nesil pıhtı önleyici ilaçların, uygun gerekçelerle verilmesi ve takibinin uygun şekilde yapılması gerekiyor. Bu ilaçlar alınırken hastanın kanama yatkınlığı arttığı için bir cerrahi müdahale planlanması halinde kullanılan ilaç bilgisinin ilgili sağlık çalışanlarına bildirilmesi çok önemli görülüyor.