MEVSİMİ YAKLAŞIRKEN UZMANLAR UYARDI
Havaların soğumasıyla bazı balık çeşitleri de tezgahlarda yerini almaya başladı. Ancak uzmanlar, kış aylarında sofralardan eksik etmediğimiz balıkların toksik bileşikler içerebilecekleri konusunda uyarıda bulundu.
Mezgit, istavrit, levrek ve hamsi olmak üzere her haliyle tüketmekten keyif aldığımız balıklar hakkında yapılan yeni bir araştırmada ürküten sonulara varıldı.
Ses getiren çalışmaya göre alabalık veya sazan gibi tatlı su balıklarının sadece bir kısmını yemek bile insanları potansiyel olarak toksik kimyasal bileşiklere maruz bırakabiliyor.
Çevre Araştırmaları tarafından yayınlanan bulgular, yılda tek bir porsiyon tatlı su balığı yemenin bile, kişinin sağlığına zararlı olabilecek PFAS olarak da bilinen yüksek düzeyde perfloroalkil maddelerle dolu bir aylık içme suyuna eşdeğer olabileceğini ortaya koydu.
İçme suyundaki çok düşük PFAS dozlarının, aşı etkinliğinin azalması ve bazı kanser risklerinin artmasına yol açtığına dair birtakım bulgular mevcut. Kolesterol ve üreme sorunlarına neden olduğu bilinen PFAS, bağışıklık sistemini de zayıflatıyor.
PFAS, yapışmaz pişirme kaplarında ve gıda ambalajlarında bulunabilen, bazıları zaten yasaklanmış veya yüksek oranda kısıtlanmış 9 binden fazla farklı kimyasalı içeren bir gruptan oluşur. Kimyasallar doğada parçalanmaz, dolayısıyla vücudumuzda birikirler.
Dr. Tasha Stoiber, "Araştırmamız, en yaygın imha yöntemlerinin daha fazla çevre kirliliğine yol açabileceğini gösteriyor" dedi. Araştırmayı gerçekleştirmek için bilim adamları, 2013'ten 2015'e kadar iki yıllık bir süre boyunca Amerika Birleşik Devletleri'nde toplanan 500'den fazla balık fileto örneğinden alınan verileri analiz ettiler.
Araştırmayı gerçekleştiren için bilim insanları, 2013'ten 2015'e kadar iki yıllık bir süre boyunca Amerika Birleşik Devletleri'nde toplanan 500'den fazla balık fileto örneğinden alınan verileri analiz ettiler. Araştırmacılar, göllerde ve nehirlerde yakalanan balıklarda yüksek seviyelerde kimyasala rastladılar.
Tatlı su balıklarında en yüksek konsantrasyonlarda bulunan kalıcı kimyasalın PFOS ve sülfonik asit olduğu ortaya çıktı. Birleşik Krallık’ta yer alan sağlık kılavuzlarında, haftalık olarak, en az biri yağlı balık olmak koşuluyla 140 gramlık porsiyon biçiminde en az iki kere balık tüketilmesi gerektiği önerisi yer alıyor.
Ancak bazı araştırmalar, bu önerinin insan sağlığı için yeterince olumlu bir durum olmadığını belirtiyor. 2018’de yapılan bir araştırma, EPA ve DHA düzeylerinde balık ya da balık yağı desteğinden kaynaklanan artışların kalp sağlığı üzerinde bir etkisi olmadığı sonucuna varmıştı.
Yapılan bazı çalışmalar; balık ve balık yağı takviyelerinin kişilerin sağlığına olan etkisinin, sanıldığının tam zıttı olduğunu gösteriyor. Dahası bu besinler kalp sağlığını iyileştirmekle kalmayıp daha da risk altına sokuyor olabilir. Amerikan Kalp Derneği, bu etkilerin metil cıvadan kaynaklanabileceğini belirtiyor. Metil cıva, balıklarda bulunan çevresel bir atık maddedir.
Söz konusu durum, Doğu Finlandiya’da bir grup erkek üzerinde yapılan bir deneye dayanıyor. Artan balık tüketimi, saçlarda bulunan metil cıva düzeylerini ve bundan ötürü kardiyovasküler hastalıkların gerçekleşme riskini önemli ölçüde artırabiliyor. Başka bir deyişle, balığı en çok tüketenlerin saçlarındaki cıva oranı ve kardiyovasküler riskleri de gözle görülür biçimde artıyor.