15. yüzyılda Japon hükümdarının çok sevdiği çay kasesi kırılır ve hükümdar ustalardan bir çözüm bulmalarını ister.
Ustalar kasenin parçalarını birleştirip, çatlakların göründüğü yerlerin üzerini altın tozu ile daha da belirginleştirirler.
Hükümdar tarafından büyük beğeniyle karşılanan bu tamir işlemi, sonraki yıllarda çok özel bir el sanatı -KİNTSUGİ- olarak tanınır.
Kırıkları özel tozlarla kaplanan objeler, eskisinden daha değerli kabul edilir...
Kintsugi, Japon wabi-sabi felsefesine dayanır...
Wabi-sabi'ye göre; bir eşya ya da insan bir hasara uğramış, bir acı çekmiş ise bundan bir ders alır ve bu konuda bir anıya sahip olur.
Bu nedenle artık daha önceki halinden çok daha güzel ve değerlidir.
Nice güzelliğin kırılır kırılmaz değerini yitiriverdiği şu dünyada; kırılmaya bir yokoluş, bir değersizlik değil de; yepyeni varoluş biçimi olarak bakan bir yaklaşım.
Leonard Norman Cohen'in dediği gibi;
“Kusursuzluğu unutun.
Her şeyde bir çatlak vardır, ışık içeri ancak böyle girer...”
alıntı.