El Nino; gezegenimizin düzenli olarak meydana gelen iklimsel bir özelliğidir. Her iki ila beş yılda bir, El Nino yeniden ortaya çıkar ve birkaç ay sürebilir. El Nino, Güney Amerika kıyılarında olağan deniz suyundan daha sıcak olduğunda gerçekleşir. El Nino, dünya çapında iklim etkilerine neden olan bir hava olayıdır.
Perulu balıkçılar El Nino'nun gelişinin sıklıkla Noel mevsimi ile çakıştığını fark ettiler. Bu yüzden "bebek çocuk" dan sonra fenomeni isimlendirdiler. El Nino'nun sıcak suyu, yakalanacak balık sayısını azaltmıştır. El Nino'ya neden olan ılık su genellikle El Nino olmayan yıllarda Endonezya'ya yakın konumdadır. Bununla birlikte, El Nino dönemlerinde su, Güney Amerika kıyılarından ayrılmak için doğuya doğru hareket eder.
El Nino bölgedeki ortalama okyanus yüzey suyu sıcaklığını artırır. Bu sıcak su kütlesi, dünya çapında iklim değişikliğine neden olan şeydir. Pasifik Okyanusu'na daha yakın olan El Nino, Kuzey Amerika ve Güney Amerika'nın batı kıyılarında şiddetli yağışlara neden oluyor. Pasifik Okyanusu'ndan Doğu Afrika'ya kadar çok uzak bir coğrafyayı etkiler. El Nino nedeniyle çoğu zaman yağışların azaldığı ve Nil Nehri'nin daha az su taşındığı bilinen bir gerçekliktir.
La Nina ise; Bilim adamları, istisnai olarak pişen suyun Güney Amerika sahillerinde La Nina ya da "kız bebek" olarak yer aldığı olaya işaret ediyor. İklime karşı zıt etkilerden güçlü La Nina olayları sorumlu olmuştur. Örneğin, 1988'deki büyük bir La Nina etkinliği Kuzey Amerika'da önemli bir kuraklığa neden oldu. La Nina Güney Salınımları, küresel bir okyanus-atmosfer olayıdır. La Nina, Doğu Büyük Okyanus yüzey sularının sıcaklığındaki büyük salınımlar ve bunların yol açtığı atmosferik olayların genel adı olarak kullanılmaktadır.
Her El Nino'dan sonra La Nina döneminin yaşandığını dile getiren Prof. Dr. Orhan Şen (İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi), "El Nino aşırı sıcak ve kuraklığa yol açıyordu. La Nina ile ise tam tersi yaşanacak. Böyle dönemlerde dünya genelinde sıcaklık düşük, yağışlar fazla olur. Demiştir.
Türkiye, Marmara ve Kuzey Ege kıyıları dışında bol yağışlı bir bahar mevsimi geçirirken, yağışların bu zamana kadar sürmesi, atmosferin üst seviyelerinde yurdu etkileyen kuzeyli hava akımlarının soğumaya neden olması ve bu soğuk havanın uzunca bir süre ülke üzerinde blokaja uğramasına dayanıyor. Bahar boyunca da yurt genelinde etkili olan bahar yağışlarının sebebi de budur.
Ülkemiz Marmara ve Kuzey Ege kıyıları dışında bol yağışlı bir bahar mevsimi geçiriyor. Yağışlı sistemlerin Akdeniz üzerinden gelmesi, atmosferin üst seviyelerinde yurdumuzu etkileyen kuzeyli hava akımlarının soğumaya neden olması ve bu soğuk havanın uzunca bir süre ülkemiz üzerinde blokaja uğraması sonucu ısınmaya bağlı kararsızlık yağışlarının güney, iç ve doğu bölgelerde etkili olması meteorolojik açıdan yağış fazlalığının en önemli nedenleri arasında yer alıyor.
Dünya Meteoroloji Örgütünün açıklamasında La Nina etkisinin, mayıs ayını da içine alacağı ve yaz başlangıcında yavaş yavaş azalacağı öngörüsünde bulunulmuştu. Bu nedenle haziran ayının ortasından itibaren meteorolojik şartların mevsim normallerine döneceği tahmin ediliyor.
Mart ayı boyunca etkili olan soğuk ve yağışlı havanın Nisan’da yurdu terk edeceği yorumları yapılıyordu ama tahminler pek tutmadı. Hem Nisan yağışlı ve soğuk geçti hem de Mayıs pek sıcak başlamadı. Bu yıl adeta ilkbaharı yaşamadan direkt yaza geçiş yapıyoruz. İklim değişikliği ve pek çok etken nedeniyle meteorolojik ezberlerimiz adeta bozuldu. Son bir-iki yıldır sonbaharı tam yaşamadan kış mevsimine, kış mevsiminden de yaza geçiyoruz. Kısa aralıklarla sıcak ve soğuk hava dalgaları etkisini sürdürmeye devam etti.
Bu yıl ülkemizin uzun süreli kuzeyli akımların etkisi altında kalması nedeniyle soğuk havalar yaşadık. Öncelikle ülkemiz genelinde yaşanan kış mevsiminin Meteoroloji Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre yaşanan en sıcak 17’inci kış olduğunu bilmemiz lazım. Yani kış normalin de üstünde sıcak olmasına rağmen biz soğukmuş algısıyla yağışların da etkisiyle algımızı yanıltıyoruz.
Mart ayının 1991-2020 yılları arasındaki uzun yıllar ortalama sıcaklık değeri 7.8 derecedir. 2022 Mart ayında ortalama sıcaklık ise uzun yıllar ortalama sıcaklığın 3,7 derece daha altında olmak üzere 4,1 derece oldu. Bu değerler kıyaslandığı zaman 1987 yılından günümüze kadar olan sürede en soğuk ikinci mart ayı yaşandı. Buraya kadar doğru olması geçmiş 100 yılı baz aldığımızda tüm sonbahar ve kış aylarının sıcaklık ortalamasını da aldığımızda yağışı saymazsak sıcak dönem geçirdiğimiz gerçeğini değiştirmemektedir.
Bu yıl ülkemizin uzun süreli kuzeyli akımların etkisi altında kalması nedeniyle hem Balkanlardan hem de Ukrayna ve Rusya üzerinden gelen soğuk hava ve buna bağlı cephe sistemlerinin etkisi altında kaldık. Bu da bize yağış ve bazı dönemsel soğukları getirdiğini kabul etmemiz lazım. Şubat ayının son haftasında kutup kökenli soğuk hava kar yağışının etkili olduğunu ve Mart’ın da bu nedenle soğuk geçtiğinin altını çizersek aslında gerçeklerimizi güncellememiz gerektiğini anlarız.
Peki ilkbaharı yaşamadan yaza geçmemizin nedeni ne dersek bu yıl La Nina’nın etkisinde kaldığımızı belirtmemiz gerekir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün sıcaklık analizi raporlarına göre, 2021 yılı mayıs ayı son 50 yılın en sıcak mayıs ayı olarak açıklanmıştı. Bu yıl Nisan ve mayıs aylarına baktığımızda ise güneşli gün yaşadığımız gün sayısı çok az mayıs ayında gün içerisinde ülkemizde iki farklı hava etkili oluyor. Gündüzleri öğlen saatlerinde sıcaklıklar yükselirken güneşin batışıyla birlikte ve rüzgârın etkisiyle sıcaklık düşüyor. Hatta denizlerimizdeki su sıcaklıklarının da normalden düşük olduğu gözleniyor.
2022 Mart ayında uzun yıllar ortalamasına göre başta Trakya, Marmara ve Ege bölgeleri olmak üzere yurdumuzun büyük bir bölümünde normallerinin altında yağış aldığımızı görebiliriz. Yağışlar halen kuraklık riskini ortadan kaldıracak yağışlar değildir.
Yaz aylarında toz fırtınaları yaşamamız mümkün, bu da sıcaklığı, su etkisini, nemi, bitkileri ve yağışları derinden etkiliyor. Afrika’dan kalkan çöl tozları çok kuvvetli ülkemizi etkileyebilir. Özellikle tarım alanları için çok yararlı mineraller taşır ancak lojistik ve sağlık açısından da görüş mesafesini azaltması ve ulaşımda aksamalara yol açması, üst solunum yollarını olumsuz etkilemesi nedeniyle zararlı olduğunu bilmeliyiz.
Her ne olursa olsun El Nino veya La Nina işimizi şansa bırakamayız. Barajlar yağışsız kurak zamanlarda maksimum bir yıllık ihtiyacımızı karşılar. Su olmazsa Toprak, Tarım, Bitki, Hayvan, Orman her şey risk altına girer. Yangınlar klima etkisi yapar kayıplarımız canımızı çok yakar.
O nedenle bilinçsiz kuyu açmak, çevreyi kirleten kişi ve kuruluşlara sessiz kalmak, doğanın temiz kalması için aktivitelerde bulunmamak, geri dönüşüm, hijyen, sürdürülebilir çevre ve yaşam, perma kültür gibi birçok konuyu gözetmez isek çöl diye adlandırılan yokluk imtihanını yaşayan gözlerle karşılarız. Yarın artık çok geç olmadan Toprağına, Doğana,
Bitkine, Ormanına, Yaşam Alanına, Çevrene, Hayvanlara, Tarım Arazilerine, Nehir’ine, Kuşuna, Bitki Örtüsüne, Denizine sahip çıkın.
Benden Söylemesi sonra para için adanmış hayatınızda bir avuç yiyecek meyve sebze veya süt yerine kâğıt paranın yenemeyecek bir dönüşüm ve emisyon aracı olduğunu yaşlı gözlerle hatırlamak zorunda kalırsınız.
Sevgi ve Saygılarımla,
Cihan FULSER
EMCC Accredited Coach & Mentor▪️Yönetici▪️
Danışman(İş Geliştirme, Marka, Satış ve Pazarlama)▪️
Kariyer, Yönetici, Yaşam Koçu
{Gisar YUHAKO}