HOŞGÖRÜ
“Yaratılanı hoş gör, yaratandan ötürü” sözünü ne güzel söylemiş Yunus Emre. Hoşgörü, Allah katında kutsal davranışlardandır mesajını vermiş, Yunus gönüllü Yunus Emre…
Hoşgörü, sağlıklı insanların davranışı olduğu gibi onların hayatlarının özüdür de. İnsani davranışların temelini oluşturan hoşgörüye, bugün her zamankinden daha fazla “hava, su, güneş ve yiyecek” gibi ihtiyacımızın vardır.
İnsanlığın huzur ve barış içinde, hak ve hukukunun güvence altında olduğu bir ortamda yaşaması için hoşgörü çok önemlidir. İnsanların inandıkları değerlerle yaşamaları, düşüncelerini söylemeleri, başkalarına zarar vermemeleri için hoşgörü eksikliğini gidermeleri gerekir.
Hoşgörü sahibi olanlar paylaşmayı bilir, insanlara ve hatta bütün canlılara yaşama hakkı tanırlar. İnsanı insana, toplumları toplumlara düşman eden, şiddete, teröre, zulüm ve adaletsizliğe alet eden sebeplerin başında hoşgörüsüzlük yatar.
Hoşgörü sahibi olan insanlar, kendi kusurlarını görürler ve örtmezler. Düşünce ve duyguların özgürce dile getirilmesine fırsat tanır, bireylere ve topluma zarar vermiyorsa kişilerin inandıkları gibi yaşamalarına, farklılıklara saygı duyarlar.
İnsanlara karşı anlayışlı olanlar, affetmeyi bilir, insanlara değer verir ve küçük görmez, topluma yararlı davranışlarda bulunurlar. Bireysel duygu, düşünce ve farklılıkların çatışmalara, huzursuzluklara ve anlaşmazlıklara yol açmaması için gereğini özveriyle yaparlar.
Hoş görü sahibi olan insanlar, farklı dinlere, mezheplere, kültürlere ve ırklara, dillere ve renklere mensup olanların duygularını bastırmazlar. Birbirlerinin eksikliklerini, ayıplarını ve kusurlarını araştırmazlar, varsa da görmezden gelirler. Kendi fikirlerine güvenirler, toplumun gelişmesi için hoşgörü içinde insanlarla diyaloğa açık olarak yaşarlar.
Hoşgörülü insanlar, toplumsal yaşamda sevgi, saygı ve iyi anlayış temeline dayanan davranışlarla, başkalarını rahatsız etmekten çekinirler. Toplumun görgü kurallarına uygun yaşarlar. Kendilerine aykırı gelen şeyleri de anlayışla karşılarlar.
Hoşgörülü insanlar, adamına göre davranmazlar, susmaları ve durmaları gereken yerleri iyi bilirler. Toplumsal barışın, huzurun ve kişilerarası ilişkilerin uyumlu olması için özen gösterirler. İnsanlara kendi görüşlerini, inançlarını dayatmazlar. Bireysel farklılıkların hayatı zenginleştirdiğini, güzelleştirdiğini düşündüklerinden için de karşısındakileri dinlerler.
Hoşgörülü insanlar, ortak değerlerine sahip çıkar, benimser, farklı duygu ve düşüncelere saygı gösterirler. O insanların zayıf, eksik ve hatalı olan taraflarını bulup onlara baskı yapmaz, zorlamaz, kalplerini kırmaz, incitmez ve benmerkezci olmazlar.
Hoşgörülü insanlar, hep kendi fikirlerinin doğru olduğunun onaylanmasını istemezler. Çok konuda tek doğrunun da olmadığını bilirler. Hakeza anlaşmazlıkları yapıcı bir şekilde karşısındakileri aşağılamadan çözerler.
Hoşgörülü olan kimseler, kendilerini kimseden üstün görmezler. Kendilerinden daha üstün ve bilgi birikimi daha fazla olan kimselerin olduğunu düşünür ve onlara saygı gösterirler. Tek taraflı düşünmezler, çift yönlü iletişimi sağlıklı bir şekilde kurmaya çalışırlar.
Hoşgörü sahibi olan insanlar kimseyi kendilerine benzetmeye çalışmaz, bilginin paylaşılmasından haz duyarlar. Kimseyi kendilerine inanmaları için zorlamaz, kişilik, inanç ve bilgi farklılığının olabileceğini bilirler. Çıkan her sorunun hoşgörülü davranışlarla ve mantıklı düşüncelerle bir çözüm yolunun olduğunu bilir ve gerektiğinde doğrudan gerektiğinde de yardımlaşarak çözerler.
T.C. Bilal Gürer