DEDİKODUCULAR
Acımasızdırlar, yararlı bilgileri yaymadıkları gibi, attıkları çamurlarla silinmez ve acı veren iz bırakırlar. Aile düzenlerini, aile bağlarından sonraki en güçlü sosyal bağ olan "komşuluk" ilişkilerini ve gerçek dostlukları yıkarlar.
Ürettikleri laflar ile toplumu zehirlerler, kanayan ve kapanmayan yaralar açarlar. “adaletin ve iyi işler yapanların kaybolmasına sebep olurlar. Mideleri geniş olduğu için, iftira atarlar, yalan söylerler ve adam harcamak için her zaman vicdansızca tuzak kurarlar.
Bilerek veya bilmeyerek boş boğazlık ederler, konuşmalarının, nelere mal olacağını düşünmeden akılları şaşırtan, zihinleri bulandıran mantıksız konuşmalar yaparlar. Cahil ve kördürler. Ön yargılı konuşmalarıyla, sevgi deryasını kuruturlar.
Ağırbaşlı olmadıkları için, nerede nasıl davranacaklarını, nasıl konuşacaklarını bilmezler, toplumun belirlediği kurallara uymazlar. Başarılı olanları kıskanırlar, “benim yok, onun da olmasın” derler. Sahip olamayacakları bazı şeyler yüzünden ona sahip olan başarılı kişilerin arkalarından konuşurlar.
Uzak durulması gereken, akıl ve anlayış seviyeleri düşük, insan tiplerdir. Doğruluğundan emin olmadıkları “yalan, yanlış” bilgilerle başkalarının kişisel ve özel konuları hakkında onların bulunmadığı yerde eleştirirler ve arkalarından “incitici” konuşmalar yaparlar.
Dedikodu yapanlar, başka insanların hayat tarzlarını veya geçmişlerini anlatırlar ve onları kötüleyip, kendilerini yüceltirler. Başkalarının ne kadar yanlış, kendilerinin ise ne kadar doğru olduklarını anlatmaya çalışırlar.
Dedikodusunu yaptıkları insanların laflarını birbirlerine taşırlar. Bu tipler, yeterli bilgi ve belgeye sahip olmadan, yalan yanlış bilgilerle konuşurlar. İnsanların bakış açılarını olumsuz değiştirmeye neden olan bilgileri yayarlar ve insanları birbirine düşürürler ve huzur kaçırırlar.
“İtici, beyinleri boş” kendilerini hiçbir konuda geliştirememiş, çıkarcı insanlardır. İlkel düşünürler, “adalet” duygusuyla yaşamazlar“ bende yok onda da olmasın” düşüncesiyle, çekemedikleri insanların dedikodularını yaparak yaşarlar.
Başarılarını çekemedikleri insanları aslı olmayan olayların kulaktan kulağa dolanmasını sağlayarak dedikodularla kötülerler. Bu ezik tipler, toplumda saygı görmek, sevgi kazanmak, beğenilmek ve takdir edilmek için, söz taşıyarak insanların birbirine düşman olmasına sebep olurlar.
Dedikoducular, akıldan noksan ve güvenilmeyen kendi menfaatlerine göre düşünmeden konuşarak sosyal bağları zayıflatırlar ve insanların birbirine olan sevgilerini ortadan kaldırırlar. Dedikodusu yapılan bir gün bunu öğrenecek ve yapanlara karşı düşmanlık duyacaktır.
Dedikodu yaparlarken, sözleri ağızdan ağıza geçirirlerken süslerler, şişirirler, geliştirerek ve büyüterek yayarlar. Dedikoduya konu olan olayları kendi anladığı, düşündüğü ve yansıtmak istediği şekle sokarak anlatarak toplumun huzurunu bozarlar