Hani “zor zanaat” diye bir söz var ya eskilerde söylenen. İşte kaypaklık öyle bir şeydir. Her âdemoğlu beceremez bu işi, çok zorlanır…
İyi işleri kendilerine mal ederler, gönül gözleri kapanmış ve kendilerini yanlışsız görürler. Kendileriyle barışık olmayan bu cahil kişiler, sorumlusu oldukları kötülükleri asla üstlenmezler…
Kaypaklar, sır verilmeyecek kadar cahildirler. Güvenilmez ve içten pazarlıklı ve hakikatten uzak yaşarlar. Karakterlerini menfaatlerine göre şekillendirirler. Çıkarı için eski arkadaşlarına her türlü iftiraları atarlar, küçük düşürücü hakaretlerle davranırlar. Dün başka, bugün başka konuşurlar, kolay yalan söylerler ve arkadan iş çevirirler.
Kaypaklar ne yaptıkları ne yapacakları belli olmayan, karakterleri tam oturmamış, kişilikleri tam gelişmemiş “iyi insan” olmaya ait değerleri kirletenlerdir. Bunlar, iyilerin üzerlerine basarak yukarılara çıkarlar. Siyaset, ticaret ve yönetim kadrolarında kendilerinin iyi, mutlu, zengin yaşaması için sırtlarına bastıklarını hatırlamazlar bile.
Kaypaklar, dağı görüp tavşan, denizi görüp balık olan ciddiyetsiz insanlardır. Bu insanlar her türlü her türlü kötülükleri, lekelemeleri ve çamur atma işini yaparlar. İşlerine geldiği an işlerine geldiği gibi konuşurlar, sonradan şartlar değişirse başka türlü davranırlar. Yol arkadaşlarına kolayca satarlar ve sırt çevirirler.
Kaypaklar, yaşayışlarında ve davranışlarında güçlülerin yanında dururlar. Sözlerinde sürekli olarak kaçamak konuşan ve sözlerinin eri olmayan, ruhları kirli kimselerdir. İradelerini kötüye kullanırlar ve tutarlı bir karaktere, devamlılığı olan bir kişiliğe sahip olmadıkları için çok ve boş konuşurlar. Çok sık taraf değiştirirler.
Kaypaklar, yaptıkları her işten çıkar beklerler. Var gün dostu olan ve en çok ihtiyaç duyulduğunda çekip giderler. Önlerine çıkan her menfaatin yoluna saparlar. Kalp gözleri özürlüdür, ne istediklerini bilmezler, akıllarıyla düşünmezler. Şan, şöhret ve makam hırsları bir türlü bitmeyen bu insanlar ne zaman susacaklarını bilmezler.
Kaypaklar, insanların aralarını bozmak için söz getirip götürürler. Dostluklarına ve arkadaşlıklarına güven duyulmayan, davranış bozuklukları olan dengesiz ve maskeli kişilerdir. İnsanları yarı yolda bırakırlar. İçten pazarlıklıdırlar, kendi çıkarları uğruna herkesi yeri geldiğinde harcamaktan ve işlerine geldiği gibi kullanmaktan çekinmezler.
Kaypaklar, insan sevgisinin ne olduğunu bilmezler, yeni bir biçime girmekten ne utanırlar ne de sıkılırlar. Kendilerine yarar sağlamak için her yerleri oynayan, başkalarına her türlü kötülükleri yapan ve ne oldukları belli olmayan güvensiz ve dengesiz tiplerdir. Doğruyu bilseler de çıkarlarına ters geliyorsa doğruyu söyleyemezler.
Kaypaklar, yaptıkları kirli işlerin ortaya çıkmaması için sık sık kılıf değiştirirler. İşini gördürmek, bir üst göreve gelebilmek veya bir çıkar elde edebilmek için evet efendimci olurlar. Başka görüntülere girerler ve esas düşüncelerini gözden kaçırırlar.
Kaypaklar, hedeflerine ulaşmak için planlarını kendi adlarına ve kendi çıkarları için biat ettikleriyle ve taraftarı olduklarıyla zıtlaşmazlar. Menfaatini gerçekleştirmek, devam ettirmek ve alacaklarını almak için işlerini bitirinceye kadar her kılığa, her deliğe girerler. Sadece kendilerini düşünürler.
İnsanlık, karşılaşmış olduğu bütün zorlukların sebebinde kendisine de pay biçmedikçe ve düzeltmek için çalışmadıkça ne güzel ahlaka erişebilir ne de adaletle huzur içinde yaşayabilir.
T.C. Bilal Gürer