ASTIM HASTALARINA SOĞUK HAVA UYARISI
Astım dünya genelinde en sık görülen bulaşıcı olmayan kronik solunum hastalığı olarak biliniyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre yaklaşık 340 milyon kişi bu hastalıktan muzdarip. Öyle ki toplam astım hastası sayısının 2025’te 400 milyona ulaşacağı düşünülüyor.Hava yollarının daralmasıyla seyreden ve geçici ataklarla ilerleyen bir hastalık olan astımın ortaya çıkışının pek çok sebebi var. Bunları genetik yatkınlıklar, mevsimsel ve çevresel faktörler olarak özetlemek mümkün.Özellikle kış aylarıyla birlikte ön plana çıkan bir çevresel faktör var ki, mutlaka hastaların dikkat etmesi gerekiyor. Soğuk havadan bahsediyoruz... Çünkü sıcak kadar soğuk hava da astım hastalarını sıkıntıya sokuyor. Peki astım hastalığının belirtiler neler? Soğuk hava neden hastaları olumsuz etkiliyor? Hastaların özellikle soğuk havada astım ataklarına karşı nasıl korunması gerekiyor? TRT haber'den Mine Yağıcı Çiftçi, konuyla ilgili merak edilenleri Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şehnaz Olgun Yıldızeli’yle konuştu.Astım göğüste sıkışma, nefes darlığı, aldığı nefesin yetmemesi hissi, dışarıdan duyulabilen hırıltı görülebiliyor. Daha nadir olmakla birlikte öksürükle de karakterize olabiliyor. Gelen ataklar hastayı etkileyen faktör neyse, ona maruz kalındığında ortaya çıkar.
ASTIM SÜREKLİ SEMPTOM GÖSTERMEZ
Astım hastalığının sürekli semptom gösteren bir hastalık olmadığına dikkat çekerek sözlerine başlayan Doç. Dr. Yıldızeli, tetikleyen unsurlarla birlikte atak yaptığına dikkat çekiyor. Doç. Dr. Yıldızeli, hastalığın atak yaptığı dönemde hastada hangi semptomlara yol açtığını ise şöyle anlatıyor: “Göğüste sıkışma, nefes darlığı, aldığı nefesin yetmemesi hissi, dışarıdan duyulabilen hırıltı görülebiliyor. Daha nadir olmakla birlikte öksürükle de karakterize olabiliyor. Gelen ataklar hastayı etkileyen faktör neyse, ona maruz kalındığında ortaya çıkar.” 20-40 yaş arası kadınlarda sık görülüyor Astım hastalığına yaş grubu olarak bakıldığında gençler ön plana çıkıyor. Erkeklere nazaran da kadınlarda daha fazla görülüyor. Doç. Dr. Yıldızeli, astımı "Genellikle 20-40 yaş arası genç kadınların hastalığı" olarak nitelendiriyor. Hastalığın tanısı koyulduktan sonra tedavide ilk adım, neyin astıma yol açtığını tespit etmek oluyor. “Hastaya ilk önerdiğimiz şey, astımı tetikleyen maruziyetten uzak kalması” diyor Doç. Dr. Yıldızeli ve hastalığı tetikleyen unsurları şöyle açıklıyor: “Örneğin mesleki maruziyetler hastalığa sebep olabiliyor. Aşçılar, boyacılar, metal sanayiinde çalışanlar, dumana maruz kalanlar ya da çiftçiler gibi organik veya inorganik unsurlara maruz kalanlarda astım ortaya çıkabilir. Böyle bir durum olduğunda mümkünse alan ya da iş değiştirmesini öneriyoruz. Onun dışında daha sık rasyonel olarak toz, ev akarları, bitki ve polenlere karşı alerjileri olabiliyor. Evde hayvan besleniyorsa tüylere karşı alerjiler görülebiliyor. Bunlara maruz kalmakla da alevlenme olabiliyor.” Özellikle hava sıcaklığının sıfır veya eksi dereceye indiği durumlarda hastaların dışarı çıkmasını çok önermiyoruz. Soğuk hava astım hastalarında ‘bronş spazmı’ denilen, havayolu kaslarının kasılarak daralmasına yol açarak ciddi ve ani ataklara sebebiyet verebiliyor.
ENFEKSİYONLAR ASTIMI TETİKLEYEBİLİYOR
Viral ya da bakteriyel enfeksiyonlar da astımı tetikleyen bir başka neden… Çünkü enfeksiyon durumunda da hava yolundaki semptomlarda artış söz konusu oluyor. Kış ayları bu enfeksiyonlarla en sık karşılaşılan mevsim. Doç. Dr. Yıldızeli, bu nedenle kronik solunum hastalığı olanların kış mevsimine girilmeden evvel mutlaka grip aşısı yaptırmasını öneriyor. Yine bu gruptaki hastaların zatürre aşısı yaptırmasının da önemli olduğuna dikkat çekiliyor. Soğuk havalarda astım hastaları dikkatli olmalı Astım hastalığını tetikleyen çevresel etkenlerin en önemlilerinden biri de hava şartları… Tıpkı sıcak hava gibi soğuk hava da astım hastalarını olumsuz yönde etkiliyor. “Özellikle hava sıcaklığının sıfır veya eksi dereceye indiği durumlarda hastaların dışarı çıkmasını çok önermiyoruz” diyen Doç. Dr. Yıldızeli, “Soğuk hava astım hastalarında ‘bronş spazmı’ denilen, havayolu kaslarının kasılarak daralmasına yol açarak ciddi ve ani ataklara sebebiyet verebiliyor” diyor. Özellikle kuru iklimli bölgelerde soğuk ve kuru havanın risk faktörü haline geldiğini ifade eden Doç. Dr. Yıldızeli, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Biz böyle hastalara kış aylarında eğer hava soğuksa, rüzgarlıysa mecburiyeti yoksa dışarı çıkmamalarını öneriyoruz. Eğer dışarı çıkmaları gerekiyorsa da mutlaka ağzı ve burnu bir atkı, kaşkol veya maskeyle kapatmalarını tavsiye ediyoruz. Yine bu durumlarda hastaların ağızdan değil burundan nefes almaya konsantre olmaları gerekiyor. Normalde aslında hepimizin öyle yapması lazım. Çünkü burundan alınan nefes, hem havanın temizlenmesi hem de nemlenmesi ve ısıtılması fonksiyonlarını görüyor. Dolayısıyla sürekli ağzımızdan nefes alırsak hem hava yolumuz kuruyacağı hem de hava ısıtılmadan akciğerlere ulaşacağı için tetiklenme riski artıyor.”
KRONİK HASTALAR YANLARINDA İLAÇ BULUNDURUYOR
Astım kronik bir hastalık. Tıpkı diyabet ya da hipertansiyon gibi doktor kontrolünde tedavi gerektiriyor. Ancak bazı astım türlerinde çevresel faktörlere dikkat edildiği taktirde hastalık uzun zaman atak göstermeden sessiz kalabiliyor. Peki hastalar astım ataklarıyla karşı karşıya kaldığında nasıl bir yol izlemeli? Yanıtını Doç. Dr. Yıldızeli’den öğreniyoruz: “Kronik hastalarımız için hastane takipleri sırasında bir şablon oluşturuyoruz. Yani bir ana tedavi planları oluyor. Ancak ekstra bir sıkışma hissettiklerinde veya nefes darlığında bir artış olduğunda, ellerinde bir B planı oluyor. Bizim kurtarıcı ilaçlar dediğimiz ilaçlar var. Bunların etki süresi genellikle 5 dakikada başlıyor ve birkaç saat sürüyor. Bu kurtarıcı ilaçları, riskli havalarda zaten yanlarında bulunduruyorlar. Ancak hafif bir hastaysa, hastalığı sık alevlenme göstermiyorsa, böyle bir durumla karşı karşıya geldiğinde ne yapacağını bilemiyorsa mutlaka en yakındaki göğüs hastalıkları hekimine başvurulmalı.” Astım ataklarının şiddeti kişiden kişiye değişebiliyor. Bu, maruziyetin ve atağın şiddetiyle alakalı olarak değişkenlik gösteriyor. Duruma göre hastalar, astım atakları geçirdiğinde ayakta tedavi edilebildiği gibi hastaneye yatmaları da gerekebiliyor.