Çocukluğumuza doğru dönelim mi Sevgili Şileliler. Yaşımız fark etmeden dönelim ve hatırlayalım. 80-90’lı yıllardan önce doğanlar için zihninizde çocukluğunuzun algılarını canlandırmak istiyorum.
Soğuk Savaş yıllarında okul veya çalışma hayatını yaşamış insanlarımızın çoğu, Mayıs gününün Ruslar tarafından icat edilen bir tür komünist tatil olduğuna inanarak büyüdü.
1 Mayıs'ta her yıl, televizyon haberleri bize Moskova'daki Kızıl Meydan aracılığıyla resmi geçit törenlerini gösterir, SSCB'nin liderleri, politbüro üyeleri, askeri garnizon, btr, top ve tanklarda yürürken Lenin'in mezarına saygı duruşundu bulunurlardı.
Elbette bu öğretilerin çoğu yanlıştı. Hatta İşçi bayramının ortaya çıkışıyla da daha sonra bahar bayramına evirilmesiyle de Sovyet ve taraftarlarının bir parmağı yoktu. Peki 1 Mayıs nasıl ortaya çıktı gelin tarihin yapraklarını biraz karıştıralım birlikte ve hayatımıza yansımalarını duyup şaşıralım.
1890'dan beri 1 Mayıs dünya çapında Uluslararası İşçi Bayramı olarak kabul edildi. Bu tatilin kökenleri Rusya, Fransa veya Meksika'da değil, Amerika Birleşik Devletleri'ndedir.
Özellikle iş gününü tolere edilebilir bir uzunluğa kısaltma mücadelesinde bulunan hak alma mücadelesinin sonucunda yeşermiş özel bir gündür.
Ülkemizde 1870’li yıllara uzanan işçi hak arama hareketinin 1947-1960 yıllarında günümüz sendikaların kurulmasıyla başladı. İlk Sendikal Konfederasyon örgütümüz olan günümüzde de aktif hizmetine devam eden Türk-İş yani Türk İşçi Sendikaları Konfederasyonu 1952 yılında kurularak işçi hareketine öncülük etti.
Sendikacılık ve Türkiye’de Sendikal Hareket hakkında daha sonra bir yazı paylaşacağım çünkü günün önemini politize tarihi değerlendirmekten ziyade 1 Mayıs İşçi Bayramının geçmişine odaklanmayı uygun görüyorum.
19. yüzyıl boyunca, iş gününü kısaltma mücadelesi, işçilerin sendikalar kurma ve kendi yaşamları üzerinde biraz kontrol sahibi olma çabalarında merkezi bir meseleydi. Saatler boyunca sağlıksız çalışma koşulları en azından daha yüksek ücretlerle mücadele kadar önemliydi.
Bu tarihlerde kapitalizmin ağır iş koşullarına maruz kalan işçi sınıfı; 12, 14 veya 16 saatlik mesailerle çalışıyorlardı. İş günü olarak yedi günün tamamı çalışılırdı. Hafta sonu tatili diye bir mevhum yoktu. Ancak sanayileşmenin başlangıcından itibaren işçiler organize olmaya ve daha insancıl bir çalışma programı kurmak için sermaye sahibi kişi ve kurumlarla diyalog kurmaya çalıştılar.
1884'te, organize ticaret ve işçi sendikaları federasyonu (AFL) 1 Mayıs 1886'da işverenleri zorlamak için doğrudan eylem- grev- bilinçlendirme girişimine başladı. “Sekiz saatin yasal bir günün emeği oluşturacağı” ilkesi. 1 Mayıs 1886 geldiğinde, ABD'de büyük ve orta ölçekli şehirlerde ve küçük kasabalarda yaklaşık 400.000-500.000 işçiyi içeren bir kitlesel grev dalgası yarattı.
Chicago, sokakları 90.000 gösterici ile bu hareketin önemli bir merkeziydi. Chicago grevcilerinin büyük bir kısmı göçmen işçilerdi. Alman, İrlandalı, İngiliz, Leh, Çek ve diğerleri. Sanayiciler, bankacılar, gazete editörleri ve hükümet yetkilileri panik içindeydi. Grev dalgasının üçüncü gününde polis, McCormick fabrikasında protestoculara karşı müdahalede bulundu. 500 işçinin olduğu fabrikada oluşan arbedede, ateş açılması sonucu işçilerden dördü öldü ve onlarcası yaralandı. İş arkadaşlarının ölümüne öfkelenen Chicago işçileri, ertesi akşam 4 Mayıs'ta Haymarket Meydanı'nda toplu bir mitingde toplandı. Konuşmaların sonuna doğru, Amerikan Polisi kalabalığı dağıtmak için müdahale etti. Memurlardan da İşçilerden de ölen ve yaralananlar oldu.
Ertesi gün belediye başkanı sıkıyönetim ilan etti. Yetkililer ve “saygın” vatandaşlara, sekiz saatlik hareketin medeniyet için terörist bir tehdit olduğunu bildirdi ve operasyonu başlattı. Yüzlerce işçi tutuklandı, evler ve sendika ofislerine baskın düzenlendi. Sonunda sekiz kişi Haymarket'te bir bomba patlaması ve polis memurlarının öldürülmesi ile ilişkili olduğu için suçlandı. 7 yıl sonra ortaya çıkan gerçekte 4 Mayıs akşamı Haymarket Meydanı'nda bile bu insanlar bulunmamıştı. Ancak işgücünü de kaybetmeden tüm eylemleri sonuçlanacak düşmanın kamuoyuna teşhir edilmesi gerekiyordu.
Sanıklardan altısı göçmenlerdi (beş Alman, bir İngiliz), bu da onları şeytanlaştırma çabalarına yardımcı oldu. Mahkeme jürisinin sonuç kararı önceden belliydi. Yedi yıl sonra, Illinois Hükümeti tüm sanıkları affetti ve “suçtan suçlu olmadıklarını” ve bunun yerine önyargılı bir yargıç ve jüri kurbanı olduklarını ilan etti. Ancak af beş masum sanık için çok geç geldi. 11 Kasım 1887'de Illinois Eyaleti Albert Parsons, Adolph Fisher, August Spies ve George Engel asılarak idam edildi. Louis Lingg, hapishane hücresinde intihar etmiş veya öldürülmüştü.
Haymarket Olayı ABD'deki sekiz saatlik hareket için hak arama mücadelesi 4 yıl korku iklimiyle sekteye uğratıldı. Ancak 1890'a gelindiğinde AFL yine sekiz saatlik gün için Mayıs günü grevleri çağrısında bulunuyordu. Avrupa ve diğer ülkelerdeki emek hareketleri, Amerikan liderliğinden sonra Mayıs gününü işçi kutlama, protesto ve isyan gününü yapıyordu. 1905’te Ruslar da Mayıs günü hareketine katıldı. 1913'te Mayıs Meksika'ya geldi, burada Chicago Şehitleri Günü olarak adlandırıldı (ve hala öyle kutlanır). Mayıs günü, Buenos Aires'ten Berlin’e, Nairobi'ye, Yeni Delhi'ye kadar dünyanın dört bir yanındaki çalışan insanlar tarafından kutlanmaya başladı.
1889 Paris Kongresi Amerikalı işçilerin önerisiyle, 1 Mayıs'ı Dünya Çapında İşçilerin Dayanışma Günü ilan ettiğini hatırlarsak Amerikanın 120 yıllık Emek Tarihi hafızalarında yer almadı. 8 saatlik bir işgünü ve diğer toplumsal haklarını, tüm ulusların işçi ve emekçileriyle birlikte ülkelerin hükümetlerinden uygulanmasını talep etmeye karar verdi.
Peki biz neden bugünün hak arama mücadelesini politik hale getirdik ve bir fraksiyonun öncülüğü sahiplenmesine müsaade ettik. Buna müsaade ettiren yani “ÖCÜ’leştiren” neydi? Gelin konuyu yurtdışı tarihinden okuyarak değerlendirmeye sonra kendi sonuçlarımıza ulaşmaya çalışalım.
ABD'de, 1 Mayıs İşçi Hareketinin kökeninin ülkesi, olmasına rağmen iş insanları ve politikacılar yıllar boyunca 1 Mayıs'ı Emek hareketinden çalmak ve hafızasını silmek için çok çalıştı. 1939'da Pennsylvania Eyaleti 1 Mayıs “Amerikanizm Günü” ilan etti. 1947'de Kongre “Sadakat Günü” ilan etti. 1958'de Kongre 1 Mayıs'ta “Hukuk Günü” ilan etti. New York'tan milyarder Nelson Rockefeller, geleneksel emeği sorgulayan Mayıs gününün “ihanet olduğunu” söyledi. ABD Senatosu Papazı, 1 Mayıs 1960 tarihinde Amerikalılara “otoriteye itaat” vaazı verdi.
Fırtına, yüksek basınç alanından alçak basınç alanına geçen hava akımının çok hızlanması sebebi ile oluşur. Genellikle zorlu hava şartları, fırtına oluşumunda temel etken olur. Gördüğünüz gibi Kapitalizm yüksek basıncı, başka ülkelerin sakin Alçak Basıncına ilerler ve emperyal hava akımlarını hızlandırarak tarihi olmadığı bir irrasyonellikle sizlere gösterir. Bu zorlu koşulları yaratacak insanları da yukarıda belirtiğimiz gibi karşılıklı faydasına ‘Mazhar’ bırakır. Ama asıl yıkıcı olan toplumsal tarafı da bu misyonu sahiplendiğini söyleyen fraksiyon ve oluşumların yarattığı negatif etkilerdir. Hakkın yerine getirilmesi değil sorun çıkartıp karışıklık yaratmak dışında ülkesine, işçilere ve vatandaşlara bir faydaları olmamıştır. Bu hava akımı örneğinden isterseniz günümüze doğru ilerleyelim.
1 Mayıs 2006 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri'ne göçmen işçiler Mayıs Günü'nü, adalet için gösterilecek bir gün olan Amerikan işçi sınıfı tatili olarak yeniden canlandırdı. ABD'deki birkaç milyon göçmen, işe gitmeyi ve kitlesel gösterilere katılmayı reddeden “Büyük Amerikan Boykotuna” katıldı. Boykotu göçmen işçiler yapmasa ortalama Amerikan Halkı “8 saat ve Chicago olaylarını” hala bilmiyorlardı. Bizde ki normalleşme de bu tarihlerden hemen sonrasına rast gelmiyor mu sizce de?
Ülkemizde İşçi Bayramı’nın tarihine bakarsak; 1912 yılında İstanbul`da ilk defa 1 Mayıs kutlaması gerçekleştiğini görürüz.
1923 yılında 1 Mayıs günü yasal olarak "İşçi Bayramı" ilan edildi. 1924`te hükümet kitlesel 1 Mayıs kutlamalarını yasakladı.1925`te çıkan Takrir-i Sükun Yasası, İşçi bayramını kutlamayı yasakladı ve uzun yıllar bu yasak geçerliliğini korudu. 1935 yılında 1 Mayıs`a "Bahar ve Çiçek Bayramı" adı verildi ve ücretsiz tatil günü ilan edildi. 1976 yılında uzun yıllar sonra ilk defa geniş katılımlı 1 Mayıs kutlaması Taksim`de gerçekleşti. 1977 yılında İstanbul Taksim Meydanı'nda yaklaşık 500 bin kişiyle en geniş katılımlı 1 Mayıs toplantısı düzenlendi. Ancak, göstericilerin üzerine kimliği belirsiz provokatörlerce ateş açıldı ve göstericilerden 34'ü, yaralanarak ve üstlerine ateş açılması sonucu çıkan izdihamda ezilerek öldü. 1977 yılının 1 Mayıs günü, tarihe Kanlı 1 Mayıs olarak geçti. Bu olayları kim bu hale getirdi? Ülkemizden ne istiyorlardı soruları açıkta kaldı.
1978'de yüzbinlerce kişi tarafından Taksim Meydanı'nda kutlandı. 1979`da Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul`da miting yapılmasına izin vermedi, sokağa çıkma yasağı ilan etti. 1981`de Milli Güvenlik Konseyi 1 Mayıs`ı resmî tatil günü olmaktan çıkardı. 1996`da Taksim Meydanı'nın yasaklı olduğu gerekçesiyle Kadıköy`de düzenlenen 1 Mayıs kutlamalarına yaklaşık 150 bin kişi katıldı. Daha sağduyulu bir toplum bakışıyla geç kalınmışlıklar giderilmeye başlandı.
Ülkemizde de 22 Nisan 2009 tarihinde TBMM'de kabul edilen 5892 sayılı yasanın, 27 Nisan 2009'da Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi ile, 1 Mayıs resmî tatil ilan edildi. Buna göre, “1 Mayıs kapsamında tatil uygulanacak. Resmî tatil ile kamu kurumları, bankalar ve bazı kuruluşlar 1 gün süreyle çalışmayacaktır.” Denilerek bir nevi doğal hakkın yerine konması sağlandı.
Bahar ve İşçi Bayramı, 1 Mayıs'ta ülkemiz dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde kutlanmaktadır. Ulusal bir tatil olarak kutlayan ülke sayısı 142 olduğu ifade ediliyor. Peki ülkelerin 1 Mayıs ile ilgili tarihi ve gelenekleri nedir ona göz atalım. Dünyada Bahar ve İşçi Bayramı, tatili özel bir ilgi ve sempatiye sahiptir: Her ülkenin Mayıs Günü'nü kutlamak için kendi gelenekleri vardır.
Avustralya; Sekiz saatlik bir işgünü talep eden ilk kişiler, 21 Nisan 1856'da Avustralya işçileriydi. O zamandan beri, Avustralya'daki bu tatil yıllık hale geldi.
SSCB; Lenin "ışığa ve bilgiye uyanışlarını, baskılara karşı savaşmak için tek bir kardeşlik birliğinde birleşme için." 1918'de devlet tatili ve Enternasyonal Gün haline getirdi. 1972'de adı İşçilerin Uluslararası Dayanışma Günü olarak değiştirildi. 1992'de ise 1 Mayıs'ın adı Bahar ve İşçi Bayramı olarak değiştirildi.
Polonya, İşçilerin Uluslararası Dayanışması Günü, ilk olarak 1890'da Varşova'da 10.000 işçiyi bir araya getiren bir grevle kutlandı.
İspanya: bu günkü genç İspanyollar, sevgilerini, bu zamana kadar açan ilk bahar çiçekleriyle sunarlar.
Almanya: büyük ölçekli festivaller, tüm fuarlar ve eğlenceli danslar düzenlenir. Ek olarak, seçtikleri pencerenin önüne bir ağaç dikmeyi seven gençlerin harika bir geleneği vardır.
İsveç; şehirlerinde tüm yıl boyunca biriken çöplerin yakılır, dev ışıklar yakılıyor. Bundan sonra dans etme ve eğlenme zamanı gelir. İşçi sınıfını destekleyen çeşitli mitingler başlar
Yunanistan; bugün, mevsimlerin değişimini simgeleyen bir tatildir. Genç kızlar ilk çiçekleri toplar, onlardan çelenk örer ve evlerini dekore eder.
Fransa; Mayıs Günü vadinin zambakları ile ilişkilidir. Fransızların verdiği, birbirlerini tebrik ettiği, mutluluğu kişileştiren bu çiçeklerdir.
İtalya; İtalyanlar, bugünde tatilin putperest kökenlerine geri dönüyorlar. Çiçek festivalleri, tanrıçalar Maya ve Flora'nın onuruna düzenlenir.
Hollanda'da Mayıs Günü, Lale Festivali'nin zamanıdır. Dünyanın her yerinden birçok insan bu renkli gösteriye bakmak için buraya özel olarak geliyor.
Bu nedenle, 1 Mayıs farklı halkları birleştiren harika bir tatildir. Ülkede kutlamanın hangi versiyonunun yapıldığı önemli değildir. Her durumda, bu birçok olumlu duygu getiren parlak bir bahar tatilidir.
Günümüzde 1 Mayıs tatili orijinal siyasi karakterini kaybetti ve Ne mutlu ki işçilerin sorunlarını konuşabileceği bir ortam oluştuğu gibi çalışma ve iş yaşamı hakkında herkesin düşünebileceği sosyal ve barışçıl platformlar ortaya çıktı. Bugün baharın sembolü olarak kabul edilir, herhangi bir yaratıcı çalışmaya saygı duyulmasını sağlar. Mitingler, yarışma ve konser programları, ülke çapında kültürel kurumlarda, meydanlarda ve sokaklarda, parklarda ve meydanlarda düzenlenmektedir.
Mayıs Sıcaklığı, baharın büyüsünün hisleri ve sevdiklerinizle bir gün daha fazla geçirme fırsatı, piknikler, 1 Mayıs’ın Ülkemizde sembolize ettiği şeylerdir. Ancak tatilin etrafındaki eski heyecan, Ünlü slogan "Barış! Emek! Mayıs!" sözleri hala tebriklerle anılmaya devam ediyor. Ben de “Yaşasın Ülkemizin Emek veren İyi Niyetli Vefakar ve Cefakar İşçi Sınıfı” demek istiyorum.
Emek; ister Fabrikada, ister Tarlada, ister Fikirde, ister Sanatta, İster Hizmette, İster Memuriyette, İster Alınterinde isterse Nasırlı ellerde nerede olursa olsun bu ülkeye, ailesine, mensubu olduğu iş ve meslek koluna hizmet eden katma değer katan her kim ise saygılarımı sunuyorum. Emekçi büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin ise gözlerinden öperim. 1 Mayıs Bahar ve İşçi Bayramımız kutlu olsun.
Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim! Cihan FULSER
EMCC Accredited Coach & Mentor▪️Yönetici▪️
Danışman(İş Geliştirme, Marka, Satış ve Pazarlama)▪️
Kariyer, Yönetici, Yaşam Koçu
{Gisar YUHAKO}