SADE KAHVE TÜKETİMİ SAĞLIK MI DEĞİL Mİ?
Kahve, şüphesiz en tartışmalı içeceklerden biri. Bazıları onsuz yaşayamazken, bazıları için sağlık açısından uzak durulması gereken bir şey. Kim haklı peki? Kahve içmek iyi bir şey mi, yoksa kötü mü?
Evet, kahve uyandırır insanı; tüketmekteki temel amacınız budur büyük olasılıkla. Ancak bunun ötesinde, kahvenin sağlığınız üzerinde pozitif etkileri de var.
Uzmanlara göre sade kahve, uzun ömrü destekleyen 1000’den fazla biyoaktif kimyasal içerdiğinden sayısız faydayı beraberinde getiriyor.
Beyin fonksiyonlarından bilişsel becerilere, bağırsak sağlığından kilo vermeye; işte sade kahvenin bilimsel olarak araştırılmış en kayda değer yararları:
Beyin sağlığı ve bilişsel yetiler üzerinde etkilidir
Birçok insanın sabahları ilk iş olarak kahveye yönelmelerinin ana sebebiyle başlayalım: kahve insanı uyandırır. Bilim bu konuda oldukça net; özellikle de yapılan bir araştırma, kahvenin, tüketimden yaklaşık 30 dakika sonra dikkat düzeyini arttırdığını ve tepki süresini geliştirdiğini gösteriyor. Ayrıca 150 mg kadar kafein, genel anlamda bilişsel yetileri güçlendirip ruh halini düzene sokuyor.
Bu kısa vadede etkilerin yanı sıra, sade kahvenin beyin sağlığı ve bilişsel beceriler üzerinde uzun vadede yararlarının olduğu da biliniyor. 2021 yılında yayınlanan bir başka çalışma, kahvenin yalnızca bilişsel gerilemeyi azaltmadığı, aynı zamanda da Alzheimer’a yakalanma riskini düşürdüğünü ortaya koydu.
Kahvede bulunan kafein, vücuttaki adenosin reseptörlerini bloke eder; kahvenin dikkati arttırmasının, bilişsel yetileri, öğrenmeyi ve hafızayı iyileştirmesinin sebebi budur. Bu reseptörlerin bloklanması, zamanla hem Alzheimer ya da migren gibi sorunların önlenmesine hem de ruh halinde iyileşmeler görülmesine yardımcı olabilir.
Kalp sağlığına faydalıdır
Kahve, kalp sağlığını da koruyan bir gıda maddesi olarak görülüyor. Düzenli kahve tüketimi, koroner kalp hastalıklarında, felç ve kalp yetmezliğinde düşük risk ile ilişkilendiriliyor. Ayrıca tip 2 diyabet ve obezite gibi sorunların önlenmesinde de önemli bir faktör olarak etkili olabiliyor.
Uzmanlara göre kahvenin kan basıncına ve dolayısıyla kalbe zarar verdiğine dair yaygın kanının aksine, düzenli kahve tüketen kişilerde, kardiyovasküler hastalıkların daha az görüldüğü ve kalp sağlığında iyileşmelerin yaşandığı görülüyor. Zaten kahve tüketicilerinde düzensiz kalp atışı ya da kan basıncında hareketlenmelere dair herhangi bir risk artışını ortaya koyan çalışma da bulunmuyor.
Bağırsak sağlığını düzenler
Muhtemelen bildiğiniz üzere, kahve tuvaletini getirir insanın. Diyetisyen Jessica Cording’e göre, kahve uyarıcı laksatif etkisi yaparak geçiş sürecini hızlandırıyor. Bu durum, kabızlık gibi sorunlar yaşayanlar açısından oldukça elverişli.
Görünen o ki, kahvenin bağırsak mikrobiyomu üzerinde de pozitif etkileri var. Yapılan araştırmalara göre, kahve, bağırsak bakterilerinin dengelenmesine yardımcı oluyor; Bifidobacterium ve Lactobacillus gibi iyi bakterilerin gelişimini desteklerken, Clostridium ve Escherichia coli gibi potansiyel zararlı bakterilerin sayısını düşürüyor. Kahve, ayrıca, sindirim yollarındaki mukoza duvarlarını koruyor, mide asidi ve safra gibi gastrik sıvıların salgılanmasını sağlayarak bağırsak mikroplarının dengelenmesinde ve böbrek taşı riskinin düşürülmesinde rol oynuyor.
Metabolizmayı ve kilo vermeyi hızlandırıyor
Kahvenin metabolizma hızını arttırıp kilo vermeye yardımcı olduğunu, en azından kilo yönetiminde bir role sahip olduğunu gösteren araştırmalar da var.
Yapılan bazı araştırmalar, kahvenin, hücrelerdeki yağ depolarını etkilediğini, metabolizmayı hızlandırdığını ve bağırsak mikrobiyomunu desteklediğini ortaya koyuyor; bunların hepsi sağlıklı ve fit bir beden için olmazsa olmaz.
Bu etkinin en büyük sebebi, kahvenin kafein içeriği. Kafein tüketimini arttırmak, vücut kitle endeksinde ve yağ oranında daha ciddi bir düşüşü sağlayabiliyor.
Diyabet hastalarına faydalıdır
Epidemiyolojik çalışmalar, kahve tüketimi ile diyabet riski arasında ters bağıntı olduğunu ortaya koyuyor. Yapılan bir araştırma kapsamında, çalışmaya dahil olan katılımcıların kahve tüketimi arttıkça, diyabete yakalanma risklerinin düştüğü görüldü. Örneğin günde 5 fincan kahve, riski %26’ya kadar düşürebiliyor. Günde yalnıza 1 fincan kahve bile diyabet riskini %9 oranında azaltabiliyor.
Yürütülen bir başka çalışma ise günde 3 fincan kahve içmenin tip 2 diyabet ve metabolik sendrom riskini düşürdüğünü gösteriyor. Metabolik sendrom, yüksek kan basıncı, yüksek kan şekeri, karın bölgesinde aşırı yağlanma ve diyabet, kalp krizi ve felç riskini arttıran anormal kolesterol seviyesi gibi ano Dezavantajlar & riskler
Sade kahve pek çok faydayı beraberinde getirse de potansiyel dezavantajları da yok değil. Her insan kahveyi farklı şekilde tolere edebiliyor; kafein hassasiyetiniz varsa eğer, şu yan etkileri görmeye başlamanız olasıdır:
Kaygı ve asabiyet: Kahve tüketimi kaygıyı tetikleyebilir, özellikle de zaten panik atak geçirmeye yatkın olan kişileri. Uzmanlar kaygı ile mücadele eden kişilerin kafeini sınırlandırmalarını ve hatta tamamen bırakmalarını öneriyor.
Oral sağlık sorunları: Dişlerde lekelenmeler ve bruksizm (diş gıcırdatma) riski, sade kahve tüketimi ile ilişkilendirilen sorunlardan.
Uyku bozuklukları: Kahvenin yarılanma ömrü uzun olduğundan, uzun saatler boyunca vücudumuzda kalabiliyor. Kahve yatma zamanına yakın saatlerde tüketildiğinde uyku bozuklukları ortaya çıkabiliyor.
Sindirim sorunları: Kahve, mide reflüsü ve mide yanması gibi sorunları kötüleştirebiliyor. Reflü ya da mide yanması şikayetleri olan kişiler, semptomları tamamen kontrol altına alınana dek kahveden uzak durmalılar.
İdrar kesesi sorunları: Kahve meşhur bir mesane irritanıdır; idrarın pH düzeyini yükselterek mesane tahrişine yol açar. Bu durum, mesanenin fazla çalışmasıyla, idrarı tutamamayla ve interstisyel sistitin şiddetlenmesiyle sonuçlanabilir diyor uzmanlar.malilerden meydana geliyor.