Kanal İstanbul projesi, 2011'den beri gündemde. Son olarak, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumda,
"Teknik çalışmaları tamamladık. ÇED çalışmalarında son aşamaya geldik. 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı'nın kesinleşmesini müteakip ihalesine çıkacağız" dedi.
Kanal İstanbul projesini 27 Nisan 2011'de dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen bir konferansta kamuoyuna açıkladı.
Erdoğan projeyi tanıtırken, ''Panama Kanalı, Süveyş Kanalı ve Yunanistan'daki Corinth Kanalı ile kıyas dahi kabul etmeyecek yüzyılın en büyük projelerinden biri için bugün kolları sıvıyoruz'' dedi ve projenin tamamıyla milli kaynaklardan karşılanacağını belirtti.
Erdoğan konuşmasında, ''kanaldan dünyanın en büyük gemilerinin geçebileceğini, kanal üzerine inşa edilecek köprülerle kara ve demiryolu ulaşımının hiçbir kesintiye uğramayacağını ve üçüncü köprünün bağlantı yollarının da bu kanal üzerinden geçeceğini" söyledi.
Kanal İstanbul projesi için "en büyük hayalim" diyen Erdoğan, proje ile İstanbul Boğazı'ndaki trafiğin azalacağını ve Boğaz'daki riskin en aza indirileceğini belirtti.
Basına "çılgın proje" ismiyle yansıyan proje, Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yapay bir su yolunun açılmasın öngörüyor.
Tasarlanan kanalın uzunluğu 40 kilometre; genişliği 150 metre, derinliği ise 25 metre.
Projenin hayata geçirilmesi halinde, kanalla birlikte İstanbul Boğazı tanker trafiğine tümüyle kapanacak.
İstanbul'da iki yeni yarımada, yeni bir de ada oluşacak.
Kanal İstanbul'un çevresinde kurulacak yeni yerleşim alanı, 453 milyon metrekareyi kapsayacak.
"Yeni Şehir" olarak adlandırılan bu bölgede Kanal İstanbul'un oluşturduğu 30 milyon metrekare dışındaki alanlar şu şekilde paylaştırılacak.
- 78 milyon metrekare üzerine bir havaalanı
- 33 milyon metrekare üzerine Ispartakule ve Bahçeşehir
- 108 milyon metrekare üzerine yollar
- 167 milyon metrekare üzerine imar parselleri
- 37 milyon metrekare üzerine ortak yeşil alanlar.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, konuyla ilgili yaptığı son açıklamada, Kanal İstanbul için "cinayet projesi" ifadesini kullandı.
Deprem Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada projenin çevrenin yanı sıra deprem açısından da riskler içerdiğine dikkat çeken İmamoğlu, "Bu ucube projeyle, ülkenin deprem riski en yüksek bölgesine 8 milyon hapsedilmiş olacak. Deprem anında bu denli yüksek bir nüfusu başka bir coğrafyaya nakledecek hiçbir devlet yoktur dünyada" dedi.
"Özetle bu proje İstanbul'a bir ihanet projesi bile değildir. Resmen bir cinayet projesidir. İstanbul için gereksiz bir felaket projesidir. Bu proje bittiğinde İstanbul bitmiş olacak."
"Kanal İstanbul projesinin yüzde 30 civarında su havzalarını yok edeceği, İstanbul için ne kadar gereksiz ve ne kadar riskli bir proje olduğunun da ayrı bir ispatıdır" dedi.
İmamoğlu, yapılan araştırmaya göre, İstanbulluların Kanal İstanbul hakkında neredeyse hiç bilgi sahibi olmadığını da söyledi:
"Etkisi, üreteceği tahribat, neye mal olacağı konusunda, faydaları ve dezavantajları konusunda hiçbir bilgileri yok. Dünyayı, ekosistemi, iklimi, depremi her yönüyle etkileyecek, nüfusu, yapılaşmayı, rantı derin etkileyecek bir konunun yüzeysel geçiştirilip, 'Biz ihaleye çıktık' denecek bir süreç olmadığının altını çiziyoruz."