CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla Sağlık Bakanlığı’nın düzenlediği sağlık çalışanlarıyla iftar programına katıldı. Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve sağlık çalışanları katıldı. Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda konuşan Erdoğan, "Hastalara şifa, dertlilere deva olabilmek için ülkemizin dört bir yanındaki sağlık kuruluşlarımızda fedakarca görev yapan 1 milyon 300 bini aşkın sağlık personelimiz var. Bu sağlık ordumuzun her bir mensubuna ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Sağlık personelimiz, insanın kendini en çok çaresiz hissettiği yardıma, umuda, en çok ihtiyacı olduğu zamanda imdadımıza ilk koşanlardır. Sağlıkçılar dışında hayatının her anında Rabbimizin Şafi esmasına şahit olan Halik esmasına şahitlik eden başka bir meslek grubu bulunmuyor. Aynı şekilde kendinin, evinin, çocuklarının rızkını kazanırken sağlık personelimiz kadar dua alan bir başka kimse de yoktur. Elbette rahat hayat sürmek için maddi imkanlar önemlidir. Ama canı yanan yakalandığı hastalıktan kurtulmak için umut arayan bir hastanın şifa bulmasına vesile olmanın yeri asla doldurulamaz. Sizler işte böyle ulvi ve manevi yönü yüksek bir vazifeyi icra ediyorsunuz. Rabbim hepinizden razı olsun diyorum. Biz de yolumuz hastaneye her düştüğünde Kanuni Sultan Süleyman'ın şu veciz sözündeki hikmetin sırrına bir kez daha özellikle ulaşıyoruz. ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’ Evet şu dünyada sağlıktan bir nefes sıhhatten daha değerli bir nimet daha büyük bir mutluluk olmadığının hepimiz farkındayız. O büyük sultan devletin tüm imkanlarını bir sağlıklı nefese feda edebileceğini söylüyor. Sağlık kadar, sağlık hizmetine ulaşım imkanları da çok önemlidir. Güçlü etkin, modern ve iyi işleyen bir sağlık sisteminin kıymetini covid-19 salgını süreci başta olmak üzere son yıllarda pek çok kez gördük. 2 yıl boyunca tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkileyen milyonlarca insanın hayatını kaybettiği bu salgın her ne sebeple olursa olsun sağlık yatırımlarının asla ihmale gelemeyeceğini bize göstermiştir. Türkiye kimi çevrelerin art niyetli eleştirilerine rağmen 2002’den bu yana sağlık altyapısına yaptığı devasa yatırımların karşılığını covid-19 salgını döneminde fazlasıyla almıştır. Sizlerin de olağanüstü gayretleriyle son asrın en büyük sağlık krizini başarıyla yönettik. Bize örnek gösterilen batılı ülkelerin bile baş etmekte aciz kaldığı bu zor dönemi hamdolsun biz devletimizi vatandaşına karşı mahcup edecek hiçbir duruma mahal vermeden suhuletle geride bıraktık" ifadelerini kullandı.
“BUGÜNE KADAR TOPLAMDA 36 BİN 300 YATAKLI 24 ŞEHİR HASTANEMİZİ HİZMETE AÇTIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Salgından sonra, geçen yıl 6 Şubat'ta yaşadığımız deprem felaketinde de sağlık altyapımızın gücüne şahitlik ettik. Depreme dayanıklı şekilde yeniden inşa ettiğimiz ve şehirlerimize sıfırdan kazandırdığımız sağlık tesislerimiz depremden sonra adeta elimiz, ayağımız, her şeyimiz oldu. Özellikle şehir hastanelerimiz hem salgınla, hem de deprem felaketiyle mücadelenin sembolü haline geldi. Bugüne kadar toplamda 36 bin 300 yataklı 24 şehir hastanemizi hizmete açtık. İsraf denilen, ne gerek var? Denilerek engellenmeye çalışılan bu modern sağlık üsleri her iki süreçte de gerçekten kritik roller üstlendiler. Hastanelerimizden hizmet alan, hasta yükümüzün dörtte birini şimdiden şehir hastanelerimiz yüklenmiş durumdadır. Her büyük şehrimizi bir şehir hastanesiyle buluşturmayı hedefliyoruz. Halihazırda 14 adet şehir hastanemizin inşaatı devam ediyor. Planlama aşamasında da 3 şehir hastanemiz var. İnşallah bunları da peyderpey tamamlayarak hizmete sunacağız. Kıymetli misafirler, göreve geldiğimizde diğer altyapılar gibi sağlık sistemi de aksayan bir Türkiye vardı. Ekonomik imkanı olmayan, doğru düzgün sağlık hizmeti alamıyor, insanlar cenazelerini teslim almak için senet imzalamak zorunda bırakılıyordu. Öyle ki hastaneler şifa dağıtan bir sağlık yuvası olmaktan ziyade vatandaşın Allah düşürmesin dediği bir eziyet çarkına dönüşmüştü. Sağlık alanında Türkiye'ye ve Türk milletine yakışmayan bu tabloya son verdik. Ülkemizi dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemiyle en etkin sağlık hizmetlerinin sunulduğu bir ülke konumuna getirdik. İnsanımızın sosyal ve ekonomik statüsünden bağımsız olarak en iyi sağlık hizmetini alabilmesi için gereken her türlü adımı attık" diye konuştu.
“SAĞLIK TURİZMİNDE GEÇEN SENEYİ 1,2 MİLYON BAŞVURUYLA KAPATTIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa ve Amerika'ya giden kimi vatandaşlarımızın bu ülkelerde özellikle sağlık alanında yaşadıkları düş kırıklığı herkesin malumudur. Sağlık altyapısında dünyada Türkiye'nin eline su dökecek ülke olmadığını, bugün hemen herkes kabul ediyor. Hatta öyle bir seviyeye ulaştık ki, artık bizim hastalarımız dışarıya gitmiyor. Avrupa'sından Amerika'sına dünyanın onlarca farklı ülkesinden insanlar artık şifalarını Türkiye'de arıyor. Türkiye'deki hastanelerde arıyor. Kendi vatandaşlarımızla birlikte, her yıl yüz binlerce insan, sağlığını sizlere gurur kaynağı olan Türk hekimlerine emanet ediyor. Türkiye'nin sağlık turizminden aldığı payın giderek arttığını görüyor, bundan da ülkemiz adına memnuniyet duyuyoruz. Sağlık turizminde geçen seneyi 1,2 milyon başvuruyla kapattık. Bu yılın ilk iki ayında başvuru sayısı ise 225 bini aştı. Şehir hastanelerimize, yenilerinin eklenmesiyle inşallah sağlık turizminde çok daha iyi yerlere geleceğimize inanıyorum. Ülkemizin sağlık altyapısını güçlendirirken elbette sağlık çalışanlarımızı ihmal etmedik, etmiyoruz. Sistemin asli unsurunun doktoru, hemşiresi, bakıcısı, teknisyeniyle, sağlık personelleri olduğunu asla unutmadık. Bu anlayışla özlük haklarından, çalışma şartlarına kadar her alanda sağlık kadromuza destek verdik, sahip çıktık" şeklinde konuştu.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZA SALDIRILMASINA, ŞİDDET UYGULANMASINA MÜSAMAHAMIZ YOKTUR VE OLAMAZ"
Erdoğan, “Sağlıkta beyaz reform adını verdiğimiz bir dizi değişimle fiili hizmet zammı ve mali haklar konusunda iyileştirmeler yaptık. Döner sermayeden kesilen sabit ödemeleri merkezi bütçeye aktardık. Ek ödemede iyileştirmelere gittik. Sağlık çalışanlarımızın 3600 ek göstergeden faydalanmasını sağladık. Tıp ile diş hekimliği son sınıf öğrencilerine asgari ücret düzeyinde ödemeyi başlatarak emeklerinin karşılığını alabilmelerini sağladık. Mesleki sorumluluk kurulu marifetiyle hastaların ve sağlık çalışanlarının haklarını korumayı hedefledik. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti kasten öldürme, silah kaçakçılığı ve işkence suçlarında olduğu gibi katalog suçlar kapsamına aldık. Bütün bunlara rağmen sınırlı da olsa zaman zaman şiddet haberlerine rastlıyoruz. Şifa vermek için görev yapan sağlık çalışanlarımıza saldırılmasına hakaret edilmesine şiddet uygulanmasına müsamahamız yoktur ve olamaz. Sizlerin görevlerinizi, huzur içinde yerine getirebilmeniz amacıyla elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu. Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 Mart Tıp Bayramı İbn-i Sina Hizmet Ödüllerini sahiplerine verdi.