Erken doğumun yanı sıra bebeğin kaybına bile yol açabilen fetal büyüme geriliğinin pek çok nedeni var. En sık ve önemli nedenlerden biri de, anne karnındaki bebeğin gelişiminde yaşamsal önem taşıyan plasentanın oksijensiz kalması! Bebeğin sağlığını, hatta yaşamını bile tehdit eden bu sorunu araştıran Kadın Hastalıkları ve Doğum/ Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Bildirici ile Amerikalı meslektaşları “Plasenta nasıl oluyor da fetal büyüme geriliğine yol açabiliyor?” sorusuna yanıt buldular
Erken doğumun yanı sıra bebeğin kaybına bile yol açabilen fetal büyüme geriliğinin pek çok nedeni var. En sık ve önemli nedenlerden biri de, anne karnındaki bebeğin gelişiminde yaşamsal önem taşıyan plasentanın oksijensiz kalması! Bebeğin sağlığını, hatta yaşamını bile tehdit eden bu sorunu araştıran Kadın Hastalıkları ve Doğum/ Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Bildirici ile Amerikalı meslektaşları “Plasenta nasıl oluyor da fetal büyüme geriliğine yol açabiliyor?” sorusuna yanıt buldular.
Washington Üniversitesi’nde başlayan ve 10 yılı aşkın süredir yürütülen bu araştırmanın sonuçları, tıp dünyasında saygın Endocrinology Dergisi’nde yayınlandı. Birinci sıraya da bir Türk hekim, Kadın Hastalıkları ve Doğum / Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Bildirici imzasını attı.
Yapılan araştırmada tespit edildi ki, plasenta oksijensiz kaldığında hücrelerinin hayatta kalabilmeleri için bir savunma mekanizması oluşturarak yağları damlacıklar içerisinde depoluyor. Çünkü bu yağları hapsetmezse kendi hücreleri ölecek ve bunun sonucunda da bebeğin kaybına yol açacak. Bebeğe az yağ transfer ederek büyüme geriliğine yol açsa da, aslında onun hayatını kurtarmış oluyor!
İşte, plasentanın o gizemi ve Prof. Dr. İbrahim Bildirici’nin önemli açıklamaları…
PLASENTA OKSİJEN YETERSİZLİĞİNDE YAĞ DEPOLUYOR
Prof. Dr. İbrahim Bildirici ile Amerikalı meslektaşları Washington Üniversitesi’nde başlattıkları araştırmada oksijen yetersizliğine maruz bırakıldığında plasenta hücrelerinde yağ damlacıkları şeklinde yağ depolandığını ortaya koydular. Büyüme geriliği ile doğan bebeklerin plasentalarında da fazla yağ depolanmış olduğunu tespit eden araştırmacılar, bu bebeklerde normal doğum ağırlığındaki bebeklere göre yağ dokusunun neden orantısız olarak az olduğunun, bu bebeklerin neden zayıf ve cılız kaldığının üzerine gitmeye karar verdiler.
HÜCRELERİ ÖLÜMDEN KORUYAN MEKANİZMAYI ÇÖZDÜLER
Prof. Dr. Bildirici ile meslektaşları geniş bir yelpazede, titizlikle yürüttükleri araştırmada, plasentanın dolaşım bozukluğu ve oksijenlenme yetersizliğinde, plasenta hücrelerinde yağ damlacıkları şeklinde yağ depolanmasının PLIN2 proteininin kontrolünde gerçekleştiğini ve bunun hücreleri ölümden koruyan bir savunma mekanizması olduğunu tespit ettiler. Araştırmacılar PLIN2 azalttıklarında yetersiz oksijene maruz bırakılan plasenta hücrelerinde ölümün arttığını, PLIN2’yi arttırdıklarında ise plasenta hücrelerinin canlılığını koruduğunu ortaya koydular.
BEBEĞİN HAYATINI KURTARIYOR
Madalyonun diğer tarafında ise yağ depolayarak canlılığını idame ettirmeyi başaran bu plasenta ve hücrelerinden hücre dışına yeterince yağ transfer edilmediğini de tespit eden araştırmacılar böylelikle fetustaki büyüme geriliğinin de önemli bir mekanizmasını açıklığa kavuşturmuş oldular. Prof. Dr. İbrahim Bildirici yaptıkları araştırma sonucunda plasentanın hayatta kalmasını sağlayan bir savunma mekanizmasını ortaya koyduklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Plasenta yeterince oksijen alamadığında, hayatta kalabilmek için yağ damlacıkları içinde yağ depoluyor. Çünkü bu yağları damlacıklar içinde hapsetmezse kendi hücreleri ölecek ve bunun sonucunda da bebeğin kaybına yol açacak. Az yağ transfer ettiği için bebekte büyüme geriliğine yol açsa da aslında onun hayatını kurtarmış oluyor.”
Prof. Dr İbrahim Bildirici fetusun büyüme geriliğine neden olan bu mekanizmanın anlaşılmasının uzun vadede bu soruna yönelik geliştirilecek olan tedavilere ışık tutacağını da sözlerine ekledi.
Kaynak.habertürk