Türk Böbrek Vakfı Başkanı Erk, "Akranlarına göre aşırı kilolu, az hareket eden, sürekli abur cubur yiyen çocuklar, obeziteye giden yolun başındadır." dedi
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, akranlarına göre aşırı kilolu, az hareket eden, sürekli abur cubur yiyen çocukların, obeziteye giden yolun başında olduğunu belirtti.
AŞIRI TÜKETİLİRSE.
Erk, obezitenin şeker ve tuzlu yiyeceklerin aşırı tüketilmesiyle ortaya çıkan bir hastalık olduğunu ifade ederek, obezitenin bazı hastalıkları da tetikleyebileceğini söyledi.
Bunun önlenmesi için koruyucu hekimliğe önem vermek ve kamuoyunu bilinçlendirmek gerektiğini dile getiren Erk, çocukları obezite döngüsünden kurtarmak için en önemli araçlardan birinin düzenli egzersiz alışkanlığı olduğunu anlattı.
Erk, aşırı kalorili yiyeceklerle beslenen çocukların oyunla veya sporla bu kalorileri yakması gerektiğine vurgu yaparak, "Hedefimiz mümkün olduğu kadar şeker ve tuz tüketimini azaltmak. Türkiye tuz tüketimini azaltma konusunda başarı elde etmiştir. Sağlık Bakanlığının uyguladığı 5 yıllık kampanya ve arkasından gelen süreçte, bundan 15 sene evvel 18 gram civarında olan günlük yetişkin tuz tüketimi, 10 grama indirilmiştir. Ancak aynı başarıyı şeker tüketimi konusunda yakalayamadık" diye konuştu.
Ekmek tüketmekle obeziteye bir adım daha yaklaşıldığının altını çizen Erk, obeziteyle mücadelenin en önemli boyutunun şeker tüketimini azaltmak ve spor yapmak olduğunu vurguladı.
"SAĞLIKLI BESLENME EĞİTİMLERİ VERİYORUZ"
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Erk, vakıf olarak özellikle çocuklarda obeziteye dikkati çekmek için bazı etkinlikler yaptıklarını belirterek, şöyle devam etti: "Yeni uygulamamız ObezMarket'in yanı sıra mütevelli heyeti üyemiz Hasan Yalnızoğlu'yla kamuoyunu bilgilendirici birtakım filmler çektik. Bunlar, herkesin odasında dahi yapabileceği spor egzersizleri. Onları okullara yayıyoruz. Bunun haricinde yaklaşık 10 yıldır Trakya'da ve İstanbul'da Milli Eğitim Bakanlığı protokolüyle okulları geziyoruz. Oralarda sağlıklı beslenme eğitimleri veriyoruz. Ayrıca 20 ile de gittik, buralarda da benzer egzersiz ve sağlıklı beslenme eğitimleri verdik."
Erk, 3 milyon morbid obez (kilosu hastalık boyutuna ulaşan) içinde 1,8 milyon kişinin çocuklardan oluştuğuna dikkat çekerek, "Yılda yüzde 8 olan artış, ivedilikle yarıya indirilmeli" dedi.
Çocuklarda obezitenin kronik hastalıklara da neden olabileceğini belirten Erk, "Özellikle kalp ve böbrek sağlığı başta olmak üzere kılcal damarlara tahribat yapıyor. Dolayısıyla morbid obezlilerin, obezitenin neden olduğu hastalıklara yakalanma oranı artıyor. En önemlisi de nişasta bazlı şeker oranını, ürünlerde mutlaka azaltmamız lazım. Obezitenin en önemli görseli karın yağlanmasıdır, hemen onu tetikliyor. Karın yağları genişliyor, bel ölçünüz, vücut kitle endeksi artıyor" ifadelerini kullandı.
"PAKETLİ ÜRÜNLERİN 'İÇİNDEKİLER' KISMI İYİ OKUNMALI"
Timur Erk, bilinçli tüketen çocuklar ve sağlıklı beslenmek isteyen ebeveynler için en doğru yolun, işlem görmüş ve paketlenmiş ürünler yerine, mevsiminde, taze ve doğal gıdalar tüketmek olduğunu dile getirdi.
Birçok kişinin ekmeğini, yoğurdunu, peynirini evde yaptığına işaret eden Erk, şunları kaydetti: "Bununla ilgili eğitimler ve kurslar iyice araştırılarak ciddi kurumların etkinliklerine katılım sağlanabilir. Eğitimlerimizde de vurguladığımız gibi en önemli adımlardan biri paketli ürünlerin 'içindekiler' kısmının iyice okunmasıdır. Aldığınız ürünün kaynağı, içinde eklenmiş katkı maddeleri, raf ömrü, kullanılan şekeri veya yağın niteliği, aroma ya da kıvam verici maddelerin olup olmaması gibi etkenler, tüketim kararını etkiler ve daha sağlıklı seçimler yapılmasına yardımcı olur."
Erk, akranlarına göre kilo fazlası olan, az hareket eden, sürekli abur cubur yiyen çocukların obeziteye doğru giden yolun başında olduğunu aktararak, çocuklarda obezitenin oluşumunda, yemenin dışındaki önemli etkenlerden birinin hareketsizlik olduğunu ifade etti.
Akranlarına göre kilosunda fazlalık veya eksiklik olan çocuğun mutlaka çocuk endokrinolojisi uzmanına görünmesi gerektiğini belirten Erk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Günümüzdeki yaşam koşulları tiroid, besin alerjileri, çocuklarda artan Tip-1 diyabet sıklığı gibi sorunları da beraberinde getirmektedir. Belki de en önemlisi, gerek çocuk olsun gerekse büyük, herkesin yılda en az bir defa ayrıntılı muayeneden geçme alışkanlığı kazanmasıdır. Aileden belli hastalık riskleri varsa, çocuğun da bu gözle tetkik edilmesi, erken teşhis ve önleyici tedbirlerin alınması hayati önemi taşır."
"MUTLULUK VE BAŞARIYI YEMEKLE İLİŞKİLENDİRMEMELİ"
Timur Erk, obeziteye eşlik eden hastalıklar, kronik böbrek hastalığı, diyabet, hipertansiyon, kemik erimesi, sindirim sorunu gibi rahatsızlıkların geniş yelpazede karşılarına çıktığını belirterek, risk fark edildiği andan itibaren uzman hekim hatta gerekirse beslenme uzmanı gözetiminde tedavi ve beslenme planı yapılabileceğini kaydetti.
Okulda öğretmenlerin, evde ebeveynlerin dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Erk, "Çocuğa yasak getirmek doğru değildir. Önemli olan, bunları ne miktarda ve sıklıkta tükettiği, yani dozdur. Dondurma, pasta, çikolata, meşrubat gibi ürünler asla ödülle ilişkilendirilmemelidir. Çocuk mutluluk ve başarıyı yemekle ilişkilendirirse, gelecekte ciddi beslenme bozukluklarıyla karşılaşabilir" diye konuştu.
Kaynak.Habertürk